Yakın Gelecekte Rekabetçiliği Etkileyecek 10 KonuBakıyorum da, etrafta kopan fırtınalara yetişmek ne mümkün. Hangi sektöre dönsek bir değişim, bir dönüşüm, arayışlar… Memleketin bu kırgın, kırılgan havası bir kısmına engel oluyor bir kısmını da tetikliyor.

Bir yanımız ekonomik darlık, kredi borçları ve iş yokluğu ile boğuşurken, bir yanımız da değişim çabası içinde. Hazırlığını yaptığım kitap kapsamında mülakatlara ağırlık verdiğim için sanırım, bana gündem hep değişimmiş gibi geliyor (işlerdeki daralmadan sonra ikinci sırada diyeyim).

Öyle çok konu var ki artık, aslında pek de yeni sayılmazlar. Ama hangisi öne çıkacak, hangisi geride kalacak? Bilmemeye tahammül yok, hele ki kararsızlığa hiç. Bir yandan yapay zekâ, bir yandan sürdürülebilirlik, öte yandan çalışanların talep ettiği esnek çalışma şekilleri… Gelin şu 10 konuya kısaca bakalım:

1. İş gücünün ve çalışma modellerinin dönüşümü

2020 Mart ayında salgınla ilk kapanmalar başladığından bu yana anladık ki ‘ofis mi, ev mi?’ tartışmasının sonu gelmeyecek. Kimi şirketler için haftada 2 gün uzaktan çalışma imkanı büyük bir kolaylık olarak görülüyor. Personelin de öncelikli tercih konularından biri oldu gibi. Bazıları şirketler adına hibrit model derken, bazısı “Bizde eski usul devam!” diyor. Her şirketin durumu kendisine özel nihayetinde!

Öte yandan, büyük perakende zincirlerinden tutun da (örneğin BİM veya Migros gibi) küçük esnafa kadar, çalışanların dönüşümüne ihtiyaç var. İş sahiplerinin ufku yeni teknolojiler ve az sayıda nitelikli personelle şu anki işlerin hepsini yapabilmek. Akıl eriyor, eller erişmiyor gibi görünüyor şu an. Süreçlerin içine yavaş yavaş yapay zekâ giriyor, otomasyon giriyor. Çalışanın yetkinlik dönüşümü ile şirketlerin dönüşümü eş zamanlı olmalı ki aksamalar çok fazla olmasın. Aksi halde, “Aradığımız personeli bulamıyoruz” feryadı artacak.

Yaşlanıyor olduğumuz gerçeğini de yine bu işgücü denkleminin bir yerine not etmek istiyorum. 10 yıl öncesine göre 2 yaş altı çocuk popülasyonumuz %30 azalmış. (TÜİK, 2024) Çok korkutucu bir sinyal!

2. Yeni nesil liderlik ve kültürel dönüşüm

Aslında her şey dönüp dolaşıp kültüre dayanıyor. Güncel Ramazan kutlama krizinden dolayı adını çokça duyduğumuz Zorlu Grubu’nun inovasyonu kurumun her kademesine yedirmeye çalışması bu kültür dönüşümünün aşamalarından. Artık sadece “Ben patronum, söyleyeceğim yapılacak” anlayışı geçerli olamıyor. Patronlar da artık iyice farkına varıyor. Çalışanlar, söz hakkı istiyor, işbirlikçi yönetim arıyor. Duygusal zekâ, vizyoner bakış açısı, değer yaratma… Hepsi iç içe geçti. Bu noktada, ‘ustalıkla yönetmek’ tabiri eskisi kadar yetmiyor. Hızla değişen kültüre uyum sağlayamayan yönetici, çok geçmeden zorlanıyor.

Yeni okuduğum makaleden not: Orta kademe yöneticilerin teknolojiye elinin yatkınlığı, kendisine bağlı personelde ciddi bir işe bağlılık oluşturuyor, tersi durum uzaklaşmaya yol açıyormuş.

3. İşletmede dijital dönüşüm

Dijital dönüşüm kapsamına ne aldığımız önemli olmakla beraber (muhasebe programı almayı dijital dönüşüm olarak kabul edenler var 🙂 ) genel tanımı kabul edersek, -iş modellerinin bütüncül bir şekilde dijital çağa uyarlanması anlamına geliyor- 800’den fazla üretim firmasıyla yapılan 2024 tarihli bir araştırma, gelişmiş ülkelerde şirketlerin %98’inin dijital dönüşüm yolculuğunu başlattığını ortaya koymuş; oysa bu oran 2019’da %78 düzeyindeydi​.

Ülkemizde tam bu kapsamda yakın tarihli bir araştırma yok ama 3-4 sene içinde oranların bu civarlara çıkacağı kanaatindeyim.

4. Yapay zekâ ve otomasyon

Yapay zekâ her yerde, dilimizden düşmüyor. Son bir senedir izlediğim ilham verici iş zirvelerinden, içinde yapay zekanın baskın konu olmadığı hiçbir etkinlik yok.

Chatbotlar, sesli asistanlar, öngörücü analizler… Şirketlere nüfuz etmeye en büyüklerden başlamış gibi görünüyor. İş Bankası, Garanti BBVA gibi bazı bankalar, şimdiden yapay zekâ destekli uygulamalarla müşteriyi tanıyıp ürün öneriyor. Otomotiv sektörü desen, robotik kollarla üretimi zaten sürdürüyordu, şimdi uçtan uca yapay zekâ devreye giriyor.

Yapay zekanın tabana yayılması, orta halli bir şirkette, birden çok alanda kullanılmasıyla olacak: Benim şahsi tahminim 2-5 yıl arasında. Şu anda, yapay zeka danışmanlığı talep edenlerin sayısının çokluğunu düşünürsek, niyetlerin, işlerin ne yana doğru gideceği anlaşılıyor.

Beyaz yaka, yapay zekadan, mavi yakalıdan daha çok çekiniyor. Korkuyu anlayışla karşılamak lazım. Farkındalık daha yüksek olduğu için de olabilir ama asıl gerçek: Bu teknolojiyi kim doğru kullanıyorsa, işin sahibi olacak o! Kim ki “Biz eski düzenden şaşmayız” diyorsa, rekabette geri düşüyor. Şirket veya kişi, fark etmiyor, etmeyecek. Burada çok detaya giremediğim için vermediğim örnekler çok bende ama müşteri yazışmalarında otomatik araçlarla, planlamada ve veri analizinde yapay zeka kullanımı gözümle gördüğüm şekilde yaygınlaşıyor. Finans ve sağlık sektörünün de en çok etkilenen sektörler olacağı açıklandı, İLO Türkiye Ofisi tarafından.

5. Değişen tüketici davranışları ve pazarlama-satış yöntemleri

Bir yanda yeni kuşakların tüketim alışkanlıkları, diğer yanda dijital kanalların yükselişi… Evden sipariş vermek normalleşti, kargoyu takibe almak rutin oldu. Kahve zincirinde de (yerli markalar da geri kalmıyor sağ olsunlar) sadakat uygulaması şart olmuş. ‘Müşteriye özel’ öneriler sunan pazarlama sistemleri revaçta. Hele sosyal ticaret! Instagram’da bir fenomenin kolyesini görüp anında satın alabilmek, işte bu zamana has bir yenilik. E-ticaret platformlarında bir ürün beğendiğimizde “Diğer satın alanlar bunu da aldı” diye öneriler çıkıyor. Bu veriye dayalı satışın gücü çok fazla, eski usul reklamlarla başarı beklemek artık zor sanki.

B2B satış tarafı da verimlilik, dijital destekler ve daha etkin planlama kapsamında yeniden şekilleniyor. Günümüzde, haftada 25 ziyaret gibi B2B için fena olmayan düzeylere çıkmış bir aktif satıcının ortalama ziyaret başı maliyeti neredeyse 1.500 TL! Çok daha verimli yönetilmesi gereken bir konu halini alıyor.

6. Üretim modelleri ve otomasyon

Fabrikalar, artık eski fabrika değil. Gidip bakın, Bursa’daki otomotiv yan sanayi üreticilerinin çoğunda gözle görülür gelişmeler var. 3D baskıyla prototip üreten Ar-Ge merkezleri, numune kalıp maliyetini ortadan kaldırmış firmalar, otonom sistemlerle stok yönetimini anında optimize eden lojistik alanları… Bu da gösteriyor ki, üretimde hız ve maliyet verimliliği, dijital entegrasyonla mümkün. Zamanı geriye saramayız, rekabetçilik için manuel işgücüyle eski üretim metotlarına hapsolmak yok. Yeni düzen el emeği ile kendi çapında iş yapanlara bir gelecek vadetmiyor 🙁 Ama dikkat etmek lazım, doğru yerinden yakalanırsa bu teknolojiler küçük işletmelere de büyük fırsatlar getiriyor. “Ben ufak bir atölyeyim” deyip teknolojiye sırt dönmek, geleceği ıskalamak anlamına geliyor. Şunu belirtmezsem eksik kalır: Güncel durumda ufak işletmelerimizin (hatta büyüklerin de) öncelikli derdi dönüşümün finansmanı! İşletmeler kendilerini döndürmekte zorlanırken, yatırımlar onlar için özellikle şu dönem çok öncelikli olmayabilir. Konuyu sadece bakış açısı-vizyon sorunu gibi görmek istemem.

7. Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm

Karbon ayak izini azaltmak için (veya enerji maliyetlerini düşürmek, tam bilemedim 🙂 ) yenilenebilir enerji kullanan fabrikalar artıyor. Dünya kirlendikçe, döngüsel ekonomi kavramını daha iyi anlamak zorundayız galiba: Atığı kaynağa dönüştürmek… Kitap kapsamında mülakat yaptığım eski bir dostumuz (porselen üreticisi) atıklarını yeniden kullanarak, yeni bir koleksiyon oluşturmuş, maliyeti de düşürmüş, çevreye saldığı zararı da. (Tabii şimdi tek dert, regüle hammaddeyle yapılan bir ürün olmadığı için ona özgü süreçleri de geliştirmek ama zamanla o da olur).

Yeşil finansman kavramı gündemde. Küresel fonlar, karbon nötr hedefi olan şirketlere yatırım yapma eğiliminde. Bu işlerin modasının geçmeyeceğini, tüketici beklentileri ve başta Avrupalı olmak üzere siyasi partilerin söylemlerinden anlıyorum. Az ama çok herkesi etkileyecek.

8. Küresel ticaret ve jeopolitik dengeler

Dünya siyasetinde esen rüzgârlar, ticaretin yönünü anında değiştiriyor. ABD ile Çin gerilimi, Avrupa Birliği’nin yeni ticaret düzenlemeleri, Türkiye’nin bölgesel anlaşmaları… Kimi zaman bakıyoruz, ‘yakın coğrafyada üretim’ tekrar gündemde. Diğer yandan, döviz kurlarındaki dalgalanma, ihracatçının planlarını altüst edebiliyor. O yüzden artık çoklu senaryoları olan, Plan A, Plan B, hatta Plan C’yi masada tutan şirketler avantajlı çıkıyor. Tedarik zincirindeki kopuklukları jeopolitik riskler de tetikliyor. Malının devamlılığını sağlayamayanın, alternatifi bulamayınca işin yarım kalıyor. İşte bu yüzden, “Jeopolitik konjonktür benim işim değil” diyemiyor kimse.

9. Tedarik zinciri yeniden yapılanması

Salgın dönemi herkesin kulağına küpe oldu. Bir gemi Süveyş Kanalı’nda kaldı, piyasalar günlerce çalkalandı. “Nasıl olur da tek bir kanala bu kadar bağımlı kalırız?” diye sormaya başladık. Yerelleşme, yakın üretim, çoklu tedarik… Büyük giyim markaları (LC Waikiki gibi) bile tedarik sorunları yaşamamak için farklı bölgelerde üretim yaptırmaya başladı. Blockchain tabanlı çözümler, ürünün hangi noktadan geçerek geldiğini anlık izlemeyi sağlıyor. Bu, hem şeffaflık hem de güven için önemli. Depoya fazla stok yığmakla da olmuyor. Anlık talebi öngören, buna göre lojistiğini ayarlayan şirketler kazançlı çıkıyor.

10. Yeni finansal modeller ve yatırım trendleri

Bir zamanlar ‘kripto para’ denince dudak bükülürdü, şimdi bakıyoruz, bankalar bile kendi dijital para projelerini konuşuyor. Hele Mart 2025’te yapılan Kripto zirvesi ile yeni bir dönem başladı.

Blockchain tabanlı sistemler, merkeziyetsiz finans… Hele start-up ekosisteminde işler hızlı. İstanbul’da bir teknoloji girişimi, global fonlardan milyonlarca dolar yatırım alabiliyor. ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) temelli yatırımlar da hız kesmeden devam ediyor. Yani yatırımcı artık “Bu şirket ne kadar yeşil, ne kadar sorumlu?” diye sorguluyor. Eskiden “En yüksek kârı kim veriyor?” diye bakılırdı. Artık bakılmıyor diyemem ama, İstanbul’daki kiralık fabrika binası yerine Anadolu şehirlerinden birine ‘yeşil’ bir fabrika kuran dostum, bunun, küresel yatırım alabilmek için ön şart olduğunu söyledi. Böyle böyle yeşilleneceğiz işte..

Sonuç: Geleceğe hazır olmak

Artık eksik olan ya da bilmediğimiz çok şey yok ama çok bildiğimiz için de bazen neyi öncelikli tutacağımızı şaşırıyoruz. “Bir yandan dijitalleşelim, öte yandan sürdürülebilir olalım, öbür yandan çalışan mutluluğunu sağlayalım” derken, kafa karışmasın lütfen. Yol haritamızı net belirleyip, emin adımlarla ilerlemek gerekiyor. Zira bugün attığımız adımlar, yarınımızın şekillenmesinde temel olacak. Hazırladığım kitapta veya bu makalede ne yazıyorsa, aslında sahada bunun 1001 çeşidi var. Türkiye’de de dünyada da hızla dönüşen bir ekosistem içindeyiz.

Bu 10 konuda adım atan şirketler, gelecek 10 yılda rekabet avantajını artıracak. Bu kervana katılmak için ‘başarısızlığa imkan vermeyecek kadar hazırlıklı olmak’ düşüyor sanırım üzerimize.

Güzel sözle bitireyim: Gelecek hakkında yeterince düşünmezseniz, asla bir geleceğiniz olmaz. Henry Ford

PKFİSTANBUL
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).


“PKF`` and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network.

They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.

Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL

PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.

PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar