Kayıt dışı istihdam, ülkelerin gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak günümüzde sosyal ve ekonomik yapının en temel sorunlarından birisidir. Kayıt dışı istihdamın refah arttırıcı gibi olumlu etkileri kısa vadede ortaya çıkarken, sosyal ahlak olgusunun erozyona uğraması gibi olumsuz etkileri ise uzun vadede ortaya çıktığı için gerektiği kadar üstünde durulmamıştır. Ancak son zamanlarda, olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte; kayıt dışı istihdam Türkiye ve diğer ülkeler için her geçen gün daha büyük bir sorun haline geliyor.
Türkiye’ de kayıt dışı istihdam oranının son 10 yılda %30- %40 arasında, neredeyse istihdam oranının yarısına yakın olması kayıt dışı istihdamın Türkiye’nin sosyal, kültürel ve ekonomik yönden gelişmesini engellemeye devam edeceği anlamına gelmektedir. Bu nedenle kayıt dışı istihdam çözülmesi gereken öncelikli sorunlardan biri.
Ülkeler için kayıt dışı istihdam kısa vadede çözüme kavuşturulabilecek bir sorun değildir. Ancak uzun vadede uygulanacak sistematik plan ve programlar sayesinde kontrol altına alınabilir veya önlenebilir. Kayıt dışı istihdamla mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlerin etkin sonuç verebilmesi için yasal ve idari anlamda yapılan düzenlemelerin yanı sıra, yürütülen bu faaliyetler çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşlarının, sosyal tarafların ve sivil toplum örgütlerinin toplumsal mutabakatı gerekmektedir. Kayıt dışı istihdam türlerini ve bunlarla ilgili tespit usullerini inceleyeceğim.
Sigortalıların SGK’ya Hiç Bildirilmemesi
Sigortalıların SGK’ya hiç bildirilmemesi en ağır sonuçlara yol açan durumdur. Hem çalışanlar hem de aileleri sosyal güvenlik haklarından mahrum kalır. Bu tür ihlaller genellikle işverenlerin prim ve vergi yükümlülüklerinden kaçınma isteğinden kaynaklanır. Türkiye’de halen çalışanların %26’sı bu şekilde kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Mevcut yasalara göre bu statüde çalıştırılan 1 işçi nedeniyle işveren hakkında, işçinin sigortasız çalıştığı süreye göre aylık brüt asgari ücretin 2 katından başlamak üzere, idari para cezası uygulanmasının yanı sıra sigorta primi işveren payının hazine tarafından karşılanan kısmının (teşvik) iptali de söz konusu oluyor.
Sigortalıların Çalışma Gün Sayılarının SGK’ya Eksik Bildirilmesi
Bu kayıt dışı istihdam türünde işçi, resmi kayıtlarda sigortalı olarak görünmekle birlikte, prim ödeme gün sayısı düşük gösterilmektedir. Kişi ayda 30 gün ve tam zamanlı çalıştığı halde eksik çalışmış gibi gösterilebilmektedir. Özellikle emekli aylıklarının daha yüksek olması için işçiler son yıllara ait ortalama aylık kazancını yükseltmektedir. Bu nedenle 30 gün asgari ücretli olarak beyan edileceğine, 15 gün asgari ücretin 2 katı kadar beyan edilmekte ve ortalama aylık kazancı iki katına çıktığı için emekli aylığında esas alınacak oranlar artmaktadır. Ancak belirtmeliyim ki burada SGK’nın direkt olarak prim kaybı olmasa da emekli aylıkları hesaplanırken veyahut işsizlik ödeneği, iş göremezlik ödeneği (rapor parası) gibi hesaplamalar yapılırken normal usulün aksine artış olduğu için olması gerekenden daha yüksek tutarda ödenek, gelir ve aylık SGK ve İşkur bütçesinden çıkmış olacaktır.
Yine, özellikle emekli olduktan sonra çalışan işçilerin tescili yapıldıktan sonra ödenen primlerin işçi adına herhangi bir faydasının olmayacağının düşünülmesi ve işverenin SGDP’ye tabi olarak çalışan işçinin maliyetini azaltmak istemesi nedeniyle işçi her ne kadar ay içinde tam gün çalışsa da beyannamede 3-5 gün çalışmış gibi gösterilmekte ve bu durum ciddi miktarda prim kaybına yol açmaktadır.
Sigorta Primine Esas Kazanç Tutarlarının SGK’ya Eksik Bildirilmesi
Bu kayıt dışı istihdam türünde, diğer kayıt dışı istihdam türlerinden farklı olarak sigortalının gün açısından kaybının olmaması fakat Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen kazanç tutarının eksik olması söz konusudur. Çok yaygın olarak başvurulan bu yöntem aynı zamanda işçinin emekli olduktan sonra almaya hak kazanacağı emekli maaşının da düşük bağlanmasına neden olmaktadır. Türkiye’de, kayıtlı sigortalıların yaklaşık %60’ı asgari ücret üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve diğer resmî kurumlara bildirilmektedir, bu da gelecekte emeklilik aylığının, rapor parasının, kıdem-ihbar tazminatının, işsizlik maaşının düşmesine yol açacaktır.
Denetim ve Tespitler
Yapılan ihbar/şikâyet üzerine, Sosyal Güvenlik Denetmenleri’nce ilgili işyerinde yerel denetim yapılarak tutanak düzenlenmektedir. Konuyla ilgili 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86.maddesinde: “… Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca işyerinde fiilen yapılan tespitlerden ve kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden kayıt ve belgelere dayanmaksızın çalıştığı belirlendiği halde, hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının Kuruma bildirilmediği anlaşılan veya eksik bildirildiği tespit edilen sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının, en fazla tespitin yapıldığı tarihten geriye yönelik bir yıllık süreye ilişkin kısmı dikkate alınır…” deniliyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 15.09.2020 tarih 10937354 sayılı olurları ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Denetmenleri Çalışma Talimatı’nın “2.1.5. İhbar ve Şikayet Başvurularında Yerel Denetim (Fiili Tespit)” başlığı altında ise: “…Kanun gereğince, çalışmaları fiilen tespit edilenlere, irade fesadı halleri (hata, hile, tehdit vb.) ve sigortalılık niteliğini taşımama hali hariç, sigortalılığı konusunda şüpheli bir durum bulunmamak kaydıyla, başkaca bir delile veya tespite gerek kalmadan hizmet kazandırılır…” denilmektedir.
İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, işyerinde yapılan yerel denetimde bir çalışanın işyerinde bulunduğunun tespit edilmesi ve işçinin gerekli beyanı vermesi durumunda, denetim tarihinden itibaren geriye dönük bir yıl boyunca hizmet kazanımı, başka bir delile ihtiyaç duyulmadan sağlanabilmektedir. Örneğin, 01.12.2024 tarihinde gerçekleştirilen bir denetimde işyerinde çalıştığı tespit edilen bir işçi, 01.01.2022 tarihinden itibaren aralıksız ve tam gün çalıştığını belirtip, sigortası yapılmamışsa, mevzuatta belirtilen şartların sağlanması ve Sosyal Güvenlik Denetmeninin bu konuda yeterli kanaate varması halinde, işçi için 01.01.2022’den değil, denetim tarihinden bir yıl öncesine, yani 01.12.2023’ten itibaren hizmet kazandırılması mümkün olacaktır. Eğer işçi, 01.12.2023’ten önceki dönem için sigortasız çalıştığını iddia ediyorsa, bu durum işyeri kayıtları veya kamu kurumu belgeleriyle kanıtlanabilirse, geçmişe dönük hizmet kazanımı da sağlanabilir; aksi takdirde işçi yetkili iş mahkemesine yönlendirilir.
Bu yerel denetimlerde yalnızca şikayetçi işçiyle sınırlı kalınmayıp, denetim sırasında işyerinde çalıştığı tespit edilen diğer işçilere de aynı yöntemle hizmet kazandırılabilir. Aynı şekilde, prime esas kazançların eksik bildirilmesi durumunda da aynı usul uygulanır. Örneğin, sigorta günleri tam olarak bildirilen ancak maaşı asgari ücretin üzerinde olmasına rağmen asgari ücret üzerinden bildirilen bir işçi, denetim sırasında gerçek ücretini beyan ederse, geriye dönük bir yıllık prime esas kazanç farkı işverenden talep edilebilir. Bir yılı aşan süreler için ise, yine işyeri kayıtları veya resmî belgeler sunulmalıdır.
Burada ayrıca belirtmeliyim ki; işyerinde halen tescilli olarak çalışan işçinin yerel denetim yapılmaksızın SGK’ya davet edilerek çalışması ile ilgili ifadesinin alınması ve bu ifade esnasında işçinin beyanı son bir yıl içinde gün eksikliği veya kazanç eksikliği tespitini doğurursa; Sosyal Güvenlik Denetmeni ayrıca bir yerel denetim yapmaksızın ilgili işçiye gün ve kazanç tahakkuk ettirebilmektedir. Burada beyan tespitine ek olarak yerel denetim yapılması doğru tespit açısından oldukça önemlidir. Ayrıca işverenin karşı beyanı sorulmadıkça, yalnızca işçinin beyanı üzere hizmet verilmesi hukuken uygun olmamaktadır.
Fiili Çalışması Sona Eren İşçi ile İlgili Gün ve Kazanç Tespitleri
İşten ayrılan bir işçi de yukarıda belirtilen ihbar ve şikâyet yöntemlerini kullanarak başvuruda bulunabilir. Ancak işten ayrılma durumunda, işçinin haklarını ispat etme yükümlülüğü daha karmaşık bir hal alır. Şikâyet sadece işten ayrılan kişiyi ilgilendiriyorsa ve denetim esnasında bu kişinin işten ayrıldığı tespit edilirse, yerel denetime gerek duyulmayabilir. Yerel denetim yapılmadığında, işten ayrılan işçiyle ilgili işyerinde çalışan diğer işçilerin ya da işverenin ifadesine başvurulamaz. Genellikle işverenler, sigortasız çalıştırdıkları işçilerle ilgili belge bulundurmadığından, işçinin bu durumu ispat etmesi zorlaşır. Bu durumda, şikayetçi işçiden iddialarını destekleyici belgeler sunması istenir. Eğer yeterli belge sunulamazsa, inceleme durdurulur ve işçi hizmet tespit davası açmak üzere iş mahkemesine yönlendirilir.
İşten ayrılan bir işçinin şikâyeti, işyerinde başka çalışanlarla ilgili iddiaları da içeriyorsa veya Denetmen uygun görüyorsa, işyerinde yerel denetim yapılmasına karar verilebilir. Ancak şikayetçi işçi işyerinde fiilen bulunamayacağından, doğrudan hizmet kazandırılması mümkün olmaz. Ancak işverenin ve diğer çalışanların yerel denetimde şikayetçi işçinin çalıştığını doğrulaması durumunda, bu beyanlar 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 59. maddesi uyarınca geçerli sayılacak ve işçinin çalıştığına dair belgeler sunulması halinde çalışmaları ispat edilebilecektir. Bu nedenle işçi, çalıştığını kanıtlayan ve sonradan düzenlenemez nitelikteki belgelerini ya şikâyet dilekçesiyle birlikte ya da Denetmen kendisini kuruma davet ettiğinde sunmalıdır.
İşçinin aldığı maaşı gösteren ödeme makbuzları, noter onaysız iş sözleşmeleri, sağlık raporları ya da işyerinde çekilen tarihsiz fotoğraflar delil olarak değerlendirilebilse de tek başlarına çalışmanın ispatı için yeterli sayılmazlar. Bu belgeler, çalışma olgusuna delil oluşturmakla birlikte hizmet kazandırılması için yetersizdir. Aynı şekilde işçinin tanık gösterdiği kişiler de yönlendirilebilir olduklarından tek başına delil teşkil etmezler. Ancak bu tanıklar mahkemede yemin ettirilerek dinlendikleri takdirde mahkemece delil olarak kabul edilebilirler. Ayrıca işçinin elinde bulunmayan ancak başka bir kurumda çalışan olarak adının geçtiği belgeler (örneğin, bir öğretmenin Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bildirilen atama yazısı ya da eski bir futbolcunun Türkiye Futbol Federasyonu’nda yer alan sözleşmeleri gibi) Denetmene bildirilirse, bu belgeler ilgili kurumlardan talep edilip çalışmanın ispatı olarak kullanılabilir.
İşten ayrılan bir işçi, yukarıda bahsedilen delillerle işyerinde çalıştığını ispat edemezse, SGK herhangi bir işlem yapmaz ve işçiye hizmet tespit davası açması gerektiğini bildiren yazılı bir bilgilendirme yaparak inceleme sürecini sonlandırır.