Şirket Değerlemesinin Nedenleri ve Stratejik ÖnemiŞirketin faaliyetinin temel amacı değerini artırmaktır. Ancak, değeri ölçen birçok kriter bulunduğundan, değer belirsiz bir kategoridir. Şirketin değeri, yatırım yapmak ve şirketi yönetmek gibi çeşitli amaçlara ulaşmak için değeri hakkında bilgi kullanabilecek paydaşları ilgilendirir. Bir şirketin değeri, yatırımcılar, çalışanlar (yöneticiler dahil), müşteriler ya da tedarikçiler gibi paydaşlar tarafından sıkça vurgulanan önemli konulardan biridir. Değer, temel analiz yöntemleri kullanılarak uzun vadeli yatırımlar bağlamında özel bir öneme sahiptir. Genel olarak, paydaşlar piyasa fiyatları ve getiri oranlarının artmasına sebep olacak şekilde şirketin değerini artırmakla ilgilenirler. Şirket hisselerine sahip olan paydaşlar, örneğin, ek temettü bekleyebilirler. Şirketler ise, mevcut piyasa koşullarını belgelemek ve güçlendirmek amacıyla değer yaratmakla ilgilenirler.

Şirket değeri ile ilgili detayları paylaşmadan önce değer kavramının bazı özelliklerini belirtmekte fayda görüyoruz.

Değer;

  • Değişken ve dinamiktir: Tek bir şirket değeri belirlenemez; bu değer tek, değişmez ve evrensel olarak kabul edilemez.
  • Özneldir: Değer, insan grupları veya kurumlar tarafından öznel olarak algılanır ve bu algı, paydaşlar ve hissedarlar arasında değişkenlik gösterir.
  • Karmaşıktır: Bir şirketin değerinin yaratılması veya belirlenmesi, değer yaratımını etkileyen birçok alanın dikkate alınmasını gerektirir.
  • Şirket faaliyetlerinin sonuçlarıyla ilişkilidir: İyi bir şirketin piyasadaki ne denli etkin olduğu, piyasa katılımcıları tarafından nasıl algılandığını etkiler.

Şirketin ana hedefi olarak değer yaratma, sosyo-ekonomik çevrede faaliyette bulunan şirketlerin sosyal sorumluluğunu da göz önünde bulundurmalıdır. Sürdürülebilirlik esasının orjinine oturmuş olan yenilenebilir enerji kaynaklarının girdi olarak kullanılması, insana, doğaya ve kendisini çevreleyen kurum ve kurallara uyumlu bir işletmenin değeri paydaşlar tarafından farklı algılanacaktır.

Toplam şirket değeri, belirli bir şirketin etkin bir şekilde satışa sunulabileceği fiyattır. Şirket değeri belirleme bağlamında, genellikle şu değer kategorileri kullanılır:

Defter değeri: Şirketin varlıklarının defter değeri, borçlarından çıkarıldıktan sonra kalan tutardır.

Tasfiye değeri: Bireysel varlıkların satışından elde edilebilecek finansal kaynakların toplamıdır.

İkame değeri: Yeni varlığın mevcut fiyatı ile fiili tüketimi arasındaki farktır.

Temel değer: Şirketin sahiplerine gelir sağlama olasılığından kaynaklanan değerdir.

Piyasa değeri: Alıcının şirkete ait hisseyi satın almak için ödemek istediği en yüksek fiyat ile satıcının kabul edebileceği en düşük fiyat arasındaki fiyattır.

Mevcut düzenlemeler değerin nasıl belirleneceğine dair bir gösterge niteliğindedir. Ancak, yapılan değerlendirmeler göz önüne alındığında, ekonomik pratikte değerin çok daha geniş bir boyut kazandığı, belirsizlik, değişkenlik, karmaşıklık veya öznellik unsurlarını içerdiği vurgulanmalıdır. Şirket değerine etki eden temel finansal, mali ve operasyonel unsurlar, şirketin stratejisini belirlemek için kritik öneme sahip olmakla birlikte aynı zamanda şirketin piyasadaki gücünü kapsamlı ve karşılaştırmalı bir şekilde tanımlayan bir araç sunmuş olurlar. Sektörde faaliyet gösteren benzer ölçekli diğer şirketlerle karşılaştırma yaparak, şirketin piyasadaki ve sektördeki konumundaki zaman içindeki değişiklikleri değerlendirme olanağını sağlar.

Bir şirketi yönetme sürecinde, yukarıda vurguladığımız finansal, mali ve operasyonel performans unsurlarını şirketin temel gücü şeklinde kısaca tanımlayabiliriz. Şirketin bu temel gücü öncelikle şirketin imajını ve pazar konumunu oluşturmak için kullanılabilir. Bu ölçü, şirketin işleyişinin tüm ekonomik ve finansal yönlerini dikkate alır; çeşitli operasyon stratejilerinin çok boyutlu olarak değerlendirilmesine olanak tanır. Ayrıca şirketin rekabet gücünü artırmak adına düz bir çizgide ilerler. Bu sayede, şirket çalışanları temel gücün geliştirilmesine daha fazla dahil olabilir; çünkü temel güç ve değer arasındaki ilişki hakkında bilgiler, bu değeri inşa edenlerin çalışanlar olduğunu göstermektedir. Çalışanlar arasında bu tür bir bilgi, bir taraftan şirketin temel gücünü ve gelecekteki değerini inşa etme konusunda farkındalığın artmasını sağlarken diğeryandan potansiyel yatırımcılar açısından cazibesini de artırır.

İşletme sahiplerinin şirket değerlerini artırma stratejilerinde öne çıkan dört temel faktörden bahsedebiliriz.

Sağlam Finansal Temeller

Hem güncel hem de geçmiş finansal tablolardan yararlanmayı gerektirir; enflasyonu ve sektör ortalama büyüme oranlarını anlamlı şekilde aşan gelir artışı elde etmek önemlidir. Piyasa marjlarına görece üstün brüt marjları korumak, rekabet avantajına yol açan hacim yaratmak, fiyatlandırma ve satın alma kararları arasında stratejik bir dengeyi gerektirir. Fiyat esnekliği ve pazarlama stratejisi gibi faktörler burada büyük önem taşımaktadır.

Operasyonlar için gerekli sermayeyle ilişkili göreceli riski aşan EBITDA (Faiz ve Vergi Öncesi Kar) üretmek de önemlidir. Özellikle, verimli operasyonlar için önemli veya yüksek riskli sermaye gerekiyor ise, bu riski azaltmak için daha yüksek marjlar yapısal olarak entegre edilmelidir. Şu anda, değerlemeciler ve müzakereciler, genel gider tabanının yalnızca verimliliğini değerlendirmekten ziyade, nasıl değer kattığını değerlendirmektedirler. Bu analizlerde odak oktası, genel giderlerin gelişmiş marjları, gelir büyümesini veya iyileştirilmiş hizmet sunumunu nasıl kolaylaştırdığına kaymaktadır.

Organik büyüme, birleşme ve satın alma veya değerli varlıkların edinilmesine yönelik borcu sınırlamak da gereklidir; rutin operasyonlar için borç alınmaması ve faiz yükünün yeni büyüme girişimlerine yapılan yatırımları engellememesi sağlanmalıdır. Son olarak, faaliyetlerden cazip nakit üretim seviyeleri sergilemek de önemlidir; nakit üretme yeteneğini verimli bir şekilde göstermek her zaman avantajlıdır.

Kurumsal ve Etkin Yönetim

Satış, operasyon ve finans uzmanlarından oluşan etkili bir yönetim ekibi esastır. Özel sermaye destekli işletmeler, genellikle yönetim ekiplerini yeniden şekillendirmede daha fazla çeviklik sergilerler. Kilit yönetim kadrolarının bireysel ve ekip verimliliklerinin ölçme değerlendirmesi kurumsal yönetim stratejilerinin vazgeçilmez fonksiyonlarından birisidir.

Mevcut Ticari Uygunluk

İşletmelerin olumlu bir piyasa ortamında faaliyet göstermesi kritik önem taşır. Hem mevcut hem de potansiyel müşterileri etkileyen mevcut eğilimler, daha geniş piyasa yönleriyle uyumlu olmalıdır. Alıcılardan, danışmanlarından içgörüler edinmek veya halka açık şirketlerin üç aylık kazanç raporlarını incelemek değerli bakış açıları sunabilir.

Ayrıca, organizasyonun değer zincirindeki konumu avantajlı olmalıdır; iş modelleri, iyi sermayelendirilmiş rakiplerin yol açtığı kesintilere karşı savunmasız olmamalı veya yukarı veya aşağı akıştaki kuruluşlar pazara genişledikçe marj sıkışması yaşamamalıdır. Bu kavram, hem ürün hem de hizmet sektörleri için geçerlidir. Örneğin, pazarlama ajanslarının son değerlendirmeleri sırasında, birkaç satıcının değer zinciri konumlandırmasıyla ilgili stratejik yanlış adımlar attığını gözlemledik ve bu, ABD ve İngiltere’deki 100 pazarlama ajansı işleminden elde edilen verilerle kesin bir çelişki göstermekte ve değerleme primlerini yönlendiren parametreleri vurgulamaktadır.

Olumlu bir müşteri demografisi de zorunludur; işletmelerin etkileşimli, karlı ve finansal olarak istikrarlı bir müşteri tabanına sahip olması gerekir. İdeal olarak, firmalar sınırlı tedarik kapasiteleri nedeniyle kendilerini karlı fırsatların azaldığı bir konumda bulabilirler. Kısa vadede yüksek kaliteli müşterileri çekmek zor olsa da, karlılıklarına getirdikleri değer asla hafife alınamaz. Alıcılar, müşteri konsantrasyon seviyeleri yönetilebilir kaldığı sürece burada genellikle önemli fırsatlar bulurlar. Sonuç olarak, premium işletmeler genellikle zaman veya sermaye harcamasıyla kopyalanması zor bir müşteri tabanına sahiptir.

Dahası, belirli iş riskleri (sistematik olmayan riskler olarak bilinir) performansı orantısız bir şekilde etkilememelidir. Birleşik Krallık’taki birçok sektörde, sistematik riskler sektör katılımcıları arasında geniş bir şekilde paylaşılırken, sistematik olmayan riskler belirli işletmenin karşılaştığı benzersiz zorluklarla ilgilidir; bunlar döviz maruziyeti veya çeşitli operasyonel alanlardaki personelin yeterliliği gibi yönleri içerebilir. Bu riskleri etkili bir şekilde yönetmek potansiyel alıcılar için son derece önemlidir.

Kanıtlanabilir Büyüme Potansiyeli

İşletme, küresel zorlukların ortasında bile bu büyümeyi destekleyecek operasyonel ve tedarik zinciri kapasitesine sahipken, müşteri tabanını cazip bir büyüme oranında meşgul etme ve genişletme konusunda tutarlı bir yetenek sergilemelidir. Gelir performansı yalnızca geçmiş verileri değil, aynı zamanda gelecekteki büyüme beklentilerinin proaktif göstergelerini de yansıtmalıdır. Bu genellikle ürün-pazar uyumuna ulaşmak olarak adlandırılır. Nitel değerlendirmeler, dinamik enerji ve performans hedeflerini aşan işletmelerin yalnızca eski yöntemlerle faaliyet gösterenleri takip etmeye daha az meyilli olabilecek alıcıları çekme eğiliminde olduklarını göstermektedir.

Teknolojiye Bakış Açısı

Teknolojinin bu listede açıkça yer almadığını belirtmek önemlidir. Birçok teknoloji firması da dahil olmak üzere işletmelerin çoğunluğu için teknoloji geliştirme, tek başına bir değer önerisi olmaktan ziyade öncelikle hizmetlerin veya sonuçların etkinleştiricisi olarak hizmet eder. Gerçek değer genellikle, uygulama ve içsel risklere göre teknoloji yatırımlarından elde edilen performans iyileştirmelerine dayanır. Bu yatırımlarla elde edilen operasyonel verimlilik finansal performansa doğru orantılı şekilde ve zamana yaygın şekilde etki ederek şirket değerini artıracaktır.

İşletme (Şirket) Değerlemesinin Önemi

İşletme sahipleri, açıkça tanımlanmış hedeflerle büyüme planları oluşturarak (Business Plan) şirket değerini artırmak için önemli miktarda zaman ve kaynak ayırmaktadırlar. Bu planlar zamanla değeri optimize etmeyi amaçlar; ancak bu hedeflere ulaşmak, nereden başlayacağınıza dair doğru bir anlayışa bağlıdır.

 

İşletme sahiplerinin şirketlerinin mevcut değerini belirleyip bu değeri destekleyen ve yönlendiren unsurları kavramaları esastır. Ne yazık ki, bazen işletme sahiplerinin aşırı özgüveni veya ilgisizliği, bu kritik adımın gözden kaçırılmasına, küçümsenmesine ya da yetersiz veri veya varsayımlara dayanmasına yol açabilmektedir.

İşletme Sahipleri Neden Değerleme Yaptırmalıdır?

Geleneksel olarak, işletme değerlemeleri vergi veya yasal sorunları ele almak için yapılır. Ancak, değerleme elde etmenin gerekçesi, işletme satışları veya satın almaları dahil olmak üzere çeşitli nedenleri kapsar. Ölüm, sakatlık, veraset veya boşanma durumlarında, işletme varlıklarının adil bir şekilde belirlenmesi adına doğru ve uygun şirket değerlemeleri kritik önem arz eden bir konudur.

Değerlemeler ayrıca, hayır amaçlı bağışların bir parçası olarak şirket hissesi hediye ederken veya bağışlarken, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıkları çözerken, ya da bir X şirketini bir Y şirketine dönüştürürken de gereklidir. Bunların dışında ilave olarak, satın alma / satış, ortaklık veya hissedar sözleşmelerinde bir şirket değerlemesi gerektiren özel hükümler de olabilir.

Bununla birlikte, işletme sahipleri genellikle stratejik sermaye sağlamaya veya KOBI kredisi almaya çalışırken de şirket değerlemesi yaptırmaya ihtiyaç duymaktadırlar.

Şirket değerinin kurumsal ve yetkin bir bağımsız değerleme kuruluşu tarafından Genel Kabul Görmüş Değerleme Standartları çerçevesinde değerlendirmesi, değerle ilgili farklı görüşleri uzlaştırmaya yardımcı olabilir ve bir pazarlanabilirlik analiziyle birleştirildiğinde, bir iş sahibinin pazardaki göreceli değerini anlamasına ve bu yönde ilave stratejiler oluşturmasına katkı sağlayabilir.

Şirket Değerleme Sürecinde Neler Yer Alır?

Bir işletmenin değerlemesi, bir bilim olduğu kadar bir sanattır. Bu süreç, bir işletme sahibinin çıkarının ekonomik değerini tahmin etmek için kullanılan bir dizi prosedürü kapsar. işletmenin kesin bir değerlemesi, sahiplerinin gelecekteki büyüme ve çıkış (satış) stratejilerini oluştururken fırsatları ve fırsat maliyetlerini değerlendirmeleri için vazgeçilmez bir araçtır. İşletmenin sahip veya ortaklarının, işletmenin göreceli değerinin anlık görüntüsünü veya bir alıcının teklif etmeye istekli olabileceği potansiyel bir satın alma fiyatını bilmelerini sağlar.

Özünde, işletme değerlemesi nispeten basit bir kavramdır. Nitelikli bir profesyonel, sözkonusu şirketin finansal tablolarını inceleyerek çalışmalarına başlar ve ardından karşılaştırılabilir işlemleri, sektör oranlarını ve diğer nicel ve nitel faktörleri dikkate alır. Daha sonra, değerlemeye konu şirketi sektör standartları veya kıyaslama ölçütleriyle uyumlu hale getirmek için gerekli ayarlamalar yapılır. Sonuç olarak Genel Kabul Görmüş Uluslararası Değerleme Standartlarına uygun olarak gerçekleştirilen makul bir adil değer ortaya konulur.

Avantajlarına rağmen, birçok işletme sahibi değerleme süreci sırasında ne bekleyecekleri konusunda endişeler taşımaktadır. Bazı durumlarda, değerlemeler yetersiz finansal ve muhasebe kontrolleri, düşük performans gösteren varlıklar ve emsallerine kıyasla düşük işletme oranları gibi yönleri ortaya çıkarabilir. Tüm süreç, incelenen işletmenin güçlü ve zayıf yönlerine genel bir bakış sağlayabilir. Bu noktada değerleme danışmanı şirket değerinin iyileştirilmesine yönelik muhasebe ve finansman politikaları önerileriyle iş sahibinin yönetim stratejilerine katkı sağlamaktadır.

Şirket Değerlemesinde Temel Hususlar

Değerleme uzmanı, başlangıçta değerlemenin amacını ve hedeflerini değerlendirecektir. Daha sonra, ürün ve hizmetleri, sektör yaşam döngüsü, ekonomik iklim ve politik ortam dahil olmak üzere işletmenin doğasını ve geçmişini değerlendirir. Müşteri ilişkileri, yönetici tazminatları, atıl varlıklar, işletme sermayesi ve yükümlülükler gibi benzersiz değişkenler de incelenerek değerleme çalışmalarında dikkate alınacaktır.

Değeri önemli ölçüde etkileyebilecek faktörler arasında şerefiye veya diğer maddi olmayan varlıklar, işletme sahibine veya kilit çalışanlara bağımlılık, müşteri tabanı çeşitliliği, pazar konumlandırması ve sektördeki rekabet ortamı yer alır.

Şirket değerlemesinde yaygın olarak kabul görmüş üç metodoloji kullanılır: varlık yaklaşımı, gelir yaklaşımı ve pazar yaklaşımı. Nihai değeri belirlemenin en etkili yöntemi, değerlemenin amacı ve değerlendirilen işletmenin türü gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Yerine göre bu metodlardan sadece biri kullanılabileceği gibi hepsi bir arada da kullanılabilmektedir.

Emeklilik Amaçlı Çıkış (Satış) ve Miras Planlama Hususları

Bir şirket değerlemesi, işletmenin sahipleri ve onların aileleri için miras ve vergi planlama sürecinin de önemli bir bileşenidir. İşletmenin değerinin, doğru ve gerçeğe uygun bir değer belirlenmesi sadece şirket ortaklarının olası bir satıştan sonraki emeklilik planlaması için değil, elde edecekleri bu serveti korumak ve gelecek nesillere aktarmak için de hayati öneme sahiptir.

İstatistikler, önemli sayıda iş sahibin bu şekilde bir emeklilik planlaması yapmadığını veya birçoğunun potansiyel satıcı olarak oluşan şirket değeri anlamında kendilerini tatminsiz hissettiğine işaret etmektedir. Ancak, etkili bir şekilde kullanıldığında, kapsamlı bir değerleme stratejik büyüme planlamasında önemli bir başlangıç noktası görevi görebilir ve işletmelerinin uzun vadeli geleceğini düşünen sahipler için değerli içgörüler sağlayabilir. Şirket satış planlama süreci boyunca şirket değerinin artmasının önündeki engelleri belirlemek ve azaltmak için uzman bir kuruluştan destek almak şirketlerin satışa hazırlık süreçlerinin önemli ve vazgeçilmez bir parçasıdır.

Sonuç Olarak

Şirket değerlemesi, bir işletmenin stratejik yönetimi ve uzun vadeli başarısı için hayati önem taşır. Değerleme, sadece yasal ve finansal gereklilikleri yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda şirketin mevcut piyasa pozisyonunu, rekabet gücünü ve gelecekteki büyüme potansiyelini de ortaya koyar. Şirketlerin değerini artırma stratejileri, sağlam finansal temeller, etkin yönetim, piyasa uygunluğu ve büyüme potansiyeli gibi faktörlere dayanır. Ayrıca, değerlemenin şirketin emeklilik, miras planlaması ve satış süreçlerinde de kritik bir rol oynadığı unutulmamalıdır. Bu süreçte profesyonel danışmanlık desteği, şirketlerin değerini optimize etmek ve gelecekteki stratejilerini başarıyla yönlendirmek için oldukça önem arz etmektedir.

PKFİSTANBUL
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).


“PKF`` and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network.

They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.

Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL

PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.

PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar