Derinleşen Risklerde Yeni Dönem: Sigorta Poliçelerindeki Maliyet Artışı

Pandeminin hayatımıza girmesiyle başlayan bir takım keskin küresel değişimler, bireysel yaşamlarımızdaki etkileri gibi, iş dünyası üzerinde de keskin etkilere sebep olmuştur. Küresel ticari döngüye odaklanıldığında adeta oyunun kurallarının değiştiği görülmüş, pek çok dinamik geriye dönülmesi adeta imkânsız bir biçimde mutasyona uğramıştır.

İş dünyasının karşılaştığı bu değişim, profesyonelliğin sürdürebilirliği için de bir dönüşümü elzem kılmıştır. Bunun için şirketlerin yönetim kademeleri, farklı refleksler göstermeye çalışmış, stabil bir şekilde yollarına devam edebilmelerinin yollarını araştırmaya koyulmuşlardır.

Ancak tüm bu hikâyenin ötesinde, ticaretin esas kaidesi asla değişmemiştir. Para kazanmak. Nitekim günümüz konjonktürünün koşulları çerçevesinde bu olgu, yerini farklı bir olguyla daha aktif paylaşmaya başladığı söylenebilir. Veya farklı bir deyişle, para kazanmanın ışıltısı artık tek başına insanların gözünü almamaya başlamıştır. İşbu olgu, zarar tazminidir. Buna halk tabiri ile, gideni yerine koyabilmek de diyebiliriz.

Küresel ticari döngünün yakın geçmişe kıyasla eskisi gibi görece daha pürüzsüz ve öngörülebilir bir düzlemde ilerlemediği aşikâr. Bunun sebebi, beşerî ve doğal etkenlerdir. Dünyada ekonomik bir durgunluk, hatta daralma ve küçülmelerle karşılaşmaya başladık ki artık bu değişimler makro düzlemlerde de fark edilebilir seviyelere gelmiştir.

Peki, hayatın yapı taşlarından biri olan “risk” kavramının tüm bu dönüşüm sürecinden etkilenmemesi mümkün olabilir mi? Pek tabii ki hayır. Mevcut konjonktürde risk kavramı boyutsal olarak derinleşti, etki olarak arttı, önem olarak daha da hassaslaştı ve nihayetinde tüm bireysel ve ticari yaşamdaki yerini daha da sağlamlaştırdı.

Doğru bir açıdan günümüz iş yaşamındaki riskin konumuna yaklaştığımızda, aslında yukarıda tasvir edilmeye çalışan konumda bir değişikliğin olmadığı görülebilecektir. Aslında bize temas eden asli nokta, bu konunun hayatımızdaki etkileri daha “keskin” bir hale dönüşmesidir. Ne yazık ki bu keskinlik, tecrübesiz ve/veya umursamaz ellerin karşısına çıkınca, kimi zaman tıbbi müdahale bile gerektirebilecek yaralara sebebiyet verebilmektedir.

Pandemi, ardı ardına gelen doğal afetler, savaşlar, tüketim alışkanlıklarındaki farklılıklar, üretim kapasiteleri gibi birbirini takip eden halkalar bir araya gelince yarattığı zincir dünyada enflasyon, maliyet artışları gibi olumsuz ekonomik sonuçları hayatımıza eklemiştir. Hali hazırda dünyada yaşanan bu olumsuz dalga, Türkiye’deki diğer iç süreçlerle birleşince çarpan etkisi yaratmış, yaşanan ekonomik olumsuzlukların daha sert bir biçimde hissedilmesini sağlamıştır.

Bugün şirketler artan maliyetler, düşen kârlılıklar ve puslu bir piyasa ortamıyla boğuşurken, ellerindeki varlıklarının da kıymetini daha iyi bilme eğilimine girmişlerdir. Sabit kıymetlerin yanında olası bir finansal sorumluluk altına girmenin yaratacağı maliyetler, artık eskisi gibi göz ardı edilebilir veya yerine öz sermayeden kolay konulabilir seviyeyi çoktan aşmıştır. Artık sigorta çok daha göz önüne gelmiş, ihtiyaç ve bağlantılı talebini artmıştır. Ancak sigorta teminatının arzı ise işte bu yazının konusunu oluşturmaktadır. Artık “doğru” sigorta çok daha kritik, fakat arzı çok daha kısıtlı ve meşakkatli olan bir ürün haline gelmiştir.

SİGORTACILIĞA HAS DENKLEMLER: MALİYETLER NEDEN ARTTI?

İlk sırada farkındalık olunması gerekilen husus, sigorta ürünlerindeki maliyet artışlarında enflasyon ötesindeki etkenlerin de söz sahibi olduğudur.

Evet, TL’nin döviz cinsleri karşısındaki değer kaybı, konvertibl vasfının uygulamadaki düşüşü ulusal sigortacılık çerçevesinde ek bir maliyet yaratmaktadır. Buna, ülkemizin Şubat 2023’te yaşadığı deprem felaketi öncülüğünde kısa sürede art arda geçirdiği diğer doğal afetleri de eklediğimizde, Türk Sigorta Sektörünün ödedikleri hasar, büyük bir finansal açık, makro boyutta sigortacılık havuzuna ağır bir yük yüklemiştir.

Fakat bir önceki paragrafta tasvir edilen hususlar, daha lokal perspektifteki sebeplerdir. Bunun da arka planında, olayın özünü oluşturan bir küresel düzen vardır.

Sigortacılık gibi uluslararası bir sistemi sadece tek bir perspektiften değerlendirmek, konuyu anlamlandırılmasının önüne geçebileceği gibi, daha kötü olan yanlış anlaşılmalara da sebep verebilecektir.

Sigortalıların karşılaştığı, sigortacıların ise boğuştuğu “prim” ve “fiyat” artışları, reasürans denilen bir taban üzerinde şekillenmektedir.

SİGORTANIN SİGORTASI: REASÜRANS İŞLEMLERİNİN SİSTEM İÇERİSİNDEKİ KONUMU

2021 verilerine göz gezdirildiğinde, dünyanın en büyük marketlerinden Amerika ve Kanada marketlerinde bile %1’lik düşüşler görülmüştür. O tarihten günümüze kadar olan doğal felaketleri ve diğer beşeri faktörlerin dahil olmadığı bu rakamlar, aslında bir negatif yönlü bir değişime işaret ettiği kabul edilebilir. Temelde sadece pandemi ve pandemi kaynaklı ekonomik yaraların sarılmaya çalışıldığı o dönemlerin üstüne gelen diğer hasarlar ve ilgili hasar ödemeleri, hali hazırda sahip olunan olumsuz kümülün artışına sebep olmuştur.

Küresel ekonomik toparlanmayı etkileyen bu tip hasarlar, sadece yatırımlar için bir zorluk değil, sigorta havuzu için de zorluk hayata getirmiştir. Çünkü en nihayetinde hasarlar ödendi, bu hasarlar sigorta sistemindeki sermayeden ödendi ki zaten işin kendisi bu. Ancak riskler azaldı mı? Hayır. Peki bedeller ve ilgili sorumluluk tutarları (sigorta limitleri) aynı rakam seviyelerinde mi? Hayır? Peki sistem mevcut rakamlara göre ödeme yapmışken, aynı rakamlara göre bu tutarları toplarsa sistem ayakta kalabilir mi? Hayır. Nihayetinde vardığımız nokta ise, üç yanlışın bir doğruyu götürdüğünün adeta ispatıdır.

Şu an ödenen hasarların sigortacılık ve hatta reasürans sektöründe yarattığı likidite boşluğu, işin doğası gereğince tekrar temin edilmeye çalışılmaktadır. Bu geri kazanım süreci de “güncel” bedeller ışığında yapılmaya çalışılmaktadır.

Bir sigorta priminin hesaplanması temel olarak aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır;

(Bedel (veya branşa göre limit) x fiyat) / 1000 (kimi zaman branşa göre 100) * 1,Vergi Oranı

Buradan da şu açıkça görülmektedir ki, fiyat etkeninde herhangi bir değişiklik olmasa dahi, bedel ve sorumluluk limitlerindeki artışlar primleri yukarı çekmektedir.

Sigortacılıktaki teknik kârlılıkların mevcut ekonomik konjonktür ışığında altüst olması akabinde eski fiyatlamalar sigorta ve reasürans şirketlerinin ticari gelirlerinin hasar ödemeleri ağırlığındaki giderleri karşısında yetersiz kalmakta, bu sebeple “fiyat” etkeninde de bir artışı doğurmaktadır.

Unutulmamalıdır ki sigortacılık bir bütündür. Bu demek oluyor ki dünyanın herhangi bir bölgesinde ödenen büyük hasarlar, yine aynı havuzdan ödeneceği için yine aynı etkilerle karşılanacak, bir maliyet artış dalgası hayata gelecektir. Kısaca, maliyet artışlarını sadece lokal olarak değerlendirmek, aslında yetersiz bir izah olacaktır.

Aktüeryal hesapların tekrardan gözden geçirildiği şu günlerde, şirketler ve kimi zaman kamu kuruluşları sigorta fiyatlama tarifelerinde revizelere yönelmiş bulunuyor. Artık bedel ve finansal yükümlülükler çerçevesinde talep edilen limitler artış gösteriyor. Fiyatlama tarifeleri de yukarı yönlü hareket etmekte. Peki, sadece sayısal etkilerle mi karşılaşılmaktadır?

Cevap yine hayır olacaktır. Nihayetinde hasarlar, sigortacılık sektöründe “kapsam” adı verilen risk tanımları adı altında tespit edilip ödenmektedir. Evet, sayısal anlamda olumsuz değişiklikler söz konusu, ancak sözel anlamda da bir olumsuz yönelim ne yazık ki karşımıza çıkmaktadır.

Reasürans şirketleri, sigorta şirketlerinden özellikle zorunlu sıfatındaki risk satın alımlarını yaparken artık bir takım kapsam değişiklilerine gitti. Eskisi gibi bir takım genişletme teminatlarını kabul etmemekte, veya sektör ve/veya riskleri istisna olarak tanımlamaya başlamışlardır. Böylelikle sigorta şirketleri, reasürans şirketleriyle yaptığı “Trete” sözleşmelerinde yapısal değişikliklere gitmek durumunda kalmış, risk iştahlarında keskin farklılıklar ortaya koymuşlardır. Tüm bunların pratikte sonuçları ise, sigortalıların artık eskisi gibi geniş teminatları veya bir takım sektörlerdeki riskleri için sigorta şirketlerinden teminat bulamamakta, bulsa bile çok daha yüksek fiyatlarla bu teminatlara sahip olabilmeye başlamışlardır. Teknik bir deyişle, “wording”ler de değişimlere uğramış, bir takım riskler ya sigortalıların sırtına kalmaya başlamış, veya eskisine kıyasla daha düşük ara limitler sayesinde sigortalıların omzunda daha çok kalmaya başlamıştır.

Sigortanın sigortası olarak da adlandırılabilen reasürans sistemi olmaksızın sigortacılık sektörünün ayakta kalması imkansızdır. Bu sebeple sigorta şirketlerinin arka planda gerçekleştirdikleri bu risk devri (veya bir diğer uygun ifade ile ticareti), yapısal değişimler görünce, bu dalga, sektörün tüm aktörlerini kapsayacak boyutlara ulaşmaktadır. Ki işbu durum, işin doğası gereğince son derece normal değerlendirilmelidir.

LOKAL DETAYLARA UFAK BİR BAKIŞ

Hali hazırda dünyada bu yönde bir maliyet artışı vardı. Türkiye’deki iç etkenler, tasvir ettiğimiz bu fiyat artışlarına ise su kattı. Enflasyonist ortam sebebiyle 2022 yılının ikinci yarısında yaşanan tarife değişikliği, sabit kıymetler için yapılan yangın, ve iş dünyasını yakından ilgilendiren Kâr Kaybı (Business Interruption) teminatındaki fiyatlama tarifesi değişimi, poliçe yenilemelerinde öncül bir fiyat artışı kalemi olarak tanımlanabilirdir.

Bir diğer önemli husus, yine 2022 yılının ikinci çeyreğinde, Türk reasürans sektörününde uluslararası kredi derecelendirme kurumlarınca kredi notu düşüşü, Türk Reasürans şirketlerini takip eden sigorta şirketlerinin risk kabullerinde genel bir zorluk ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda bu durum, yenilemeleri de göz önüne aldığımızda yurtdışı marketlerinden kapasite teminlerinde yine kapsam ve/veya fiyatlamalarda sigortalı aleyhine gelişmelere gebe olmuştur.

Genel Trete yenilemelerinde ise, Türk sigortacılık sektörü, yurtdışı marketlerinden genel itibari ile eskisi gibi risk iştahı yüksek bir tutumla karşılaşamamış, daha kısıtlı kapsam veya teminatlar temin edebilmişlerdir. Tabii fiyat artışlarının olduğu göz ardı edilmemelidir.

Tüm bu hususlar bir araya geldiğince, günümüzde karşılaştığımız manzara ile başbaşa kalmaktayız. Daha pahalı poliçeler ve/veya daha dar kapsamlar.

Türk Sigortacılık sektörünün yaşadığı zorluklar, en temel hatlarıyla bu şekilde özetlenebilirdir.

ÇÖZÜM NEDİR? BU YOLUN SONU NEREYE VARACAK?

Zaman! Tüm bu gelişim ve değişmelerin en büyük ilacı, zaman olacaktır.

En önemli madde olarak bilinmesi gereken husus, bu zorluklar bugünden yarına değişmeyecek, düzelmeyecektir. Sektör uzmanları tarafından bu zorlu süreçlerin 2024 yılı yenilemelerinde de devam edeceği öngörülmektedir ki rakamlar da bu öngörüleri desteklemektedir. Bu sebeple öncelikle mental olarak tüm bireysel ve kurumsal sigortalılar hazır olmalıdır. Makro boyutlarda ekonomik iyileşmeler yaşanmadıkça, büyük resmin değişmesi açıkçası olukça zor.

Bir diğer önemli husus, yukarıdaki paragrafı takip eder vasıftadır. Tüm bireysel ve kurumsal sigortalılar olarak, artık bütçelerimizde sigorta kalemini ana kalemlerden biri olarak tanımlamalıyız. Çünkü hasar penetrasyonunun yükseliş gösterdiği şu son dönemlerde, risklerin hayatımıza olan yıkıcı etkileri derinlik kazanmakta, yaraların sarılması adeta giderek zorlaşmaktadır. İşbu neden ışığında, kayıpların yerine konulmasının maliyetleri artık eskisi gibi göz ardı edilmemelidir.

Özellikle daha çok iş dünyasını ilgilendiren bir diğer önemli husus, bireysel ve kurumsal sigortalılar olarak sigorta okuryazarlığında gelişime yönelik çabalar gösterilmeli, sigortalılık oranlarında artışlar yaşanmalıdır. Çünkü sigortacılık havuzuna ne kadar çok katılım olursa, havuzun finansal gücünde artış yaşanacak, sigorta okuryazarlığı ne kadar artarsa, sigorta bilinci de doğru orantılı biçimde yükseleceği için risk yönetimleri kolaylaşacak, sigortalılık oranlarında artış olacaktır. Unutulmamalıdır ki, e-ticaret gibi görece daha yeni sektör ve işlemlerle karşılaştığımız bu günlerde, riskler de farklılıklar göstermekte ve çözüm ihtiyaçları da bu değişimleri takip etmektedir. Sigorta, bu risk yönetimi en çok kolaylaştıran enstrümandır. Bu enstrüman, artık daha büyük bir titizlikle okunup incelenmelidir.

Bir diğer altı çizilmeye değer husus ise, yine iş dünyasını yoğunlukla ilgilendirir bir biçimde, risk önleyici tedbirlere ağırlık verilmelidir. Çünkü sigortacılık, riskleri belirli şartlar altında olması halinde teminat altına alır. İşte sigortalıların üstüne düşen en önemli görevlerden biri, bu şartları hayata geçirmeye çalışmalı, hali hazırda hayatta olanları ise güncel tutmaya çaba gösterilmelidir.

Biraz fedakarlık, biraz çaba ve nihayetinde biraz zaman ile, uzun vadede olumlu gelişmelerin yaşanmaması için herhangi bir sebep olmadığını kabul edebiliriz. Belirli bir dönem herkesin, risklerinin yönetimi için, özellikle finansal anlamda ateşten bir gömlek giymesi gerektiği aşikardır. Ancak bunları kendi içimizdeki finansal bir yapılandırma ile, gömleğin yükünde hafifleme ortaya koyulması mümkündür.

Nihayetinde unutulmamalıdır ki, riskin varlığı mutlak, yokluğu imkansızdır. Sürdürebilirlik ise, risk yönetimini doğru, sağlıklı ve verimli yapabilenlerin ulaşabildiği bir servettir.

PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar