Yurtdışında Yerleşik Firmaların Türkiye’deki Çalışanlarının Vergi ve Sosyal Güvenlik Açısından Değerlendirilmesi

23 Haziran 2023Yazan: İbrahim Potur

Değişen dünya ve ekonomik şartlarında firmaların iş yaptırma şekli, çalışanlar için de iş veren tanımı da değişmektedir. Ayrıca pandemi sonrası gelişmiş ülkelerin faiz artış kararları, ülkemizdeki döviz kurlarının artışlar işçi, işveren maliyetlerini de oldukça etkilemektedir.

Bu açıdan bakıldığında genç nüfusunun olmasının etkisiyle Türkiye işçi maliyetleri bu açışından cazibiyet kazanmaktadır. Peki, Türkiye’deki yerleşik çalışan kişilerin döviz cinsinden almış oldukları ücretleri ve elde etmiş oldukları gelirlerin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Vergi mevzuatı açışından;

Ücretin Tarifi

Madde 61

(2361 sayılı Kanunun 43’üncü maddesiyle değişen madde) Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

  1. 23’üncü maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, malüliyet, dul ve yetim aylıkları;
  2. Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler;
  3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  4. Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  5. (3239 sayılı Kanunun 53’üncü maddesiyle değişen bent) Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  6. Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler.

(7103 Sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.03.2018)

7. Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar.

Gelir Vergisi Kanunu (GVK) 23’üncü maddesindeki 14/a bendinde geçen ifade şöyledir;

Ücretlerde

Madde 23

Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir:

‘’14. a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;’’

Anlaşılacağı üzere Türkiye’de personel istihdam eden firmaların çalışanı elde ettiği ücret gelirleri, döviz olarak alınmak ve işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançlardan ödenmiş olmak şartıyla gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Ayrıca GVK’nın 147 no.lu tebliğini incelediğimizde c maddesi bu konudaki şöyle bir bilgi içermektedir;

147 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği

Resmi Gazete Tarihi: 09/02/1986

Resmi Gazete No: 19014

  1. Ücretlerde İstisnalar
  2. c) Kanuni ve İş Merkezi Türkiye’de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler :

‘’193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23ncü maddesine 3239 sayılı Kanunun 42nci maddesi ile eklenen 14 numaralı bentte, “Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.

İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

_ İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye’de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye’de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

_ Türkiye’de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiçbir zaman için Türkiye’de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede ücret erbabının Türkiye’de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye’deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanunu’nun 40ncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır.

_ İstisna hükmü 1 Ocak 1986 tarihinden sonra döviz olarak ödenen bu nitelikteki ücretlere uygulanacaktır.’’

GVK Madde 61’de ücretin vergi kanuna açısından ifadesi net olarak tanımı yapılmıştır. Ancak görüldüğü üzere, gerek GVK Madde 23, gerek ise GVK 147 no.lu tebliğde istisnai durumlar sayılmıştır. Kanunda belirtilen şartların tamamlanması ve önemlisi işçi-işveren ilişkisinin sözleşmeye dayalı kurularak istisnadan yararlanmak mümkündür. Yukarıdaki şartların karşılanmaması durumunda yabancı işverenden Türk vatandaşlarınca (Türkiye’de yerleşmiş sayılanlar dahil) elde edilen ücret geliri yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

Sosyal Güvenlik mevzuatı açışından;

SGK mevzuatı açısından işçi işveren ilişkisi kurulması durumunda sosyal güvenlik primine tabi olacağı kesindir. Ancak 5510 sayılı kanundaki işverenler Türkiye’de mukim kişi ve kuruluşlar olduğu için, işverenin yurtdışında mukim olduğu hallerde bu kanun hükümleri uygulanması söz konusu değildir.  Bu da işçi açışından sosyal güvenlik açışından bir dezavantaj oluşturmaktadır. Bu durumda çalışanlar sağlık hizmetlerinden faydalanmak alternatif çözümlere başvurabilir. İsteğe bağlı olarak sosyal güvenlik prim ödemek bu açıdan değerlendirilebilir.

4857 sayılı İş Kanunumuz Türkiye’deki yerleşik işçi işveren ilişkisini düzenledikleri için yurtdışında bulunan işvereni bağlayıcılığı yoktur.

Sonuç;

Yurtdışında yerleşik firmaların Türkiye’deki çalışanlarının vergi açışından avantajlı durumu olduğu gibi sosyal güvenlik ve iş sözleşmesi açışından dezavantajları bulunmaktadır. Çalışanlar SGK prim yönünden ve iş kanunu açışından mağduriyet yaşamamak için iş sözleşmelerini uzman kişiler ile yapılması tavsiye olunur.

PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar