Vergi Yargılamasında Yürütmenin Durdurulması

Makalede, vergi yargılamasında yürütmenin durdurulması müessesesi, idari işlemlere karşı açılacak davalarda ve kanun yolu aşamalarında izlenmesi gereken yola ışık tutması amacıyla açıklanmaya çalışılacaktır.

1. İLK DERECE YARGILAMASINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

 a)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda iki dava türüne yer verilmiştir. Bunlardan birincisi idari işlemlere karşı açılan iptal davası, ikincisi ise idari işlem ve eylemler nedeniyle uğranılan zararlara karşı açılan tam yargı davasıdır. Yürütmenin durdurulması istemi yalnızca idari işlem için istenebileceğinden aşağıda idari işlemin tanımına ve önemli bir özelliğine değinilecektir.

İdari işlem, İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca verilen bir kararda, “Bir idari makam tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, idare hukukunun kendisine tanıdığı kamu gücünü kullanarak ve tek yanlı iradeyle yapılan ve yürütülmesi zorunlu her türlü işlem” şeklinde tanımlanmıştır.

( E:1985/80, K:1985/71)

İdari işlemlerin en önemli özelliği kendiliğinden yürütülme ve hukuka uygunluk karinesinden yararlanma özelliğidir. Bu özellik nedeniyle yok hükmünde olan idari işlemler hariç, idari makamlarca geri alınmadığı, kaldırılmadığı ya da yargı makamlarınca idari işlemlerin iptaline karar verilmediği sürece, işlemler, hakkında tesis edildiği kişi ya da kurumlar nezdinde etkilerini sürdüreceklerdir.

İdari işlemlerin bu özelliği nedeniyle, ilgilisinin zarara uğramalarına mani olmak adına yargı organlarına belli koşulların sağlanması şartıyla yürütmenin durdurulması kararı verme yetkisi tanınmıştır.

Anayasanın yargı yolu başlıklı 125. maddesinde, “İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde, “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.

b-)İdari makamlarca tesis edilen vergi, resim,harç ve benzeri mali yükümlere ilişkin bireysel işlemler ve bölgesel düzenleyici işlemlerin çözümü için görevlendirilmiş ilk derece mahkemesi, vergi mahkemeleri olup ülke çapında geçerli düzenleyici işlemlerin iptali(düzenleyici işlem ile buna istinaden düzenlenen bireysel işlem birlikte de görülebilir) için görevlendirilen ilk derece mahkemesi ise Danıştay’dır.

Uygulamada, Danıştay’da ilk derece mahkemesi sıfatıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca tesis edilen genel düzenleyici işlemlere(tebliğ-sirküler vb.) bakılmaktadır.

Vergi Yargılamasında Yürütmenin DurdurulmasıVergi mahkemesinde ise,

Hazine ve Maliye Bakanlığı ya da bağlı kuruluşlarca tesis edilen vergi ceza ihbarnamesi, ödeme emri, ihtiyati haciz, haciz, ihtiyati tahakkuk, özel esaslara alma işlemi, re’sen mükellefiyet tesisi, mükellefiyetin re’sen iptali, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan tahakkuk, düzeltme-şikayet taleplerinin reddine dair işlem, sakatlık indirimine konu çalışma gücü kaybının belirlenmesine ilişkin işlem, teminat istenmesi, vergilerin iadesi-tecil-terkin-uzlaşma-yapılandırma vb. talepli başvuruların reddine dair işlemler, otomatik olarak yapılan tahakkuk işlemi(motorlu taşıt vergisi vs.),tarhiyat önerilmeyen ancak devreden kdv ya da zarar miktarının azaltılmasına ilişkin vergi inceleme raporları(rapora istinaden vergi dairesince düzeltme yapılmaktadır), vb.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ya da bağlı kuruluşlarca tesis edilen ek tahakkuk, para cezası,ödeme emri,geri verme-kaldırma başvurularının kaldırılmasının reddine dair işlemler, haciz, ihtiyati haciz, teminat isteme, ihtirazi kayıtla verilen beyan üzerine tesis edilen tahakkuk,vb.(Bu işlemlerden ek tahakkuk, para cezası,geri verme-kaldırma başvurularının kaldırılmasının reddine dair işlemler, ihtirazi kayıtla yapılan başvuru üzerine tesis edilen tahakkuk işlemleri için 4458 sayılı Kanun’un 242. maddesi uyarınca gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine zorunlu idari başvuru yolunun tüketilmesi, ardından dava açılması gerektiği unutulmamalıdır.Ödeme emri,haciz,ihtiyati haciz,teminat isteme, işlemlerine karsı idari başvuru zorunluluğu bulunmadığından doğrudan dava açılması gerekmektedir.)

Belediyelerce tesis edilen vergi ceza ihbarnamesi, ödeme emri, haciz, ihtiyati haciz, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan tahakkuk, düzeltme-şikayet taleplerinin reddine dair işlem,otomatik olarak yapılan tahakkuk işlemi(emlak vergisi), arsa ve arazi metrekare bedelinin tespitine ilişkin uyuşmazlıklar,vergi tarifesine ilişkin uyuşmazlıklar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca kurulan takdir komisyonu kararları(Vergi Dairesince açılacak dava) vb. işlemlere karşı ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere tesis edilen işlemlere bakılmaktadır.

c-)Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için, öncelikle açılan davada bu yönde bir talebin bulunması gerekmektedir. Bu yönde bir talebin bulunmaması halinde, taleple bağlılık ilkesi gereğince mahkemece yürütmenin durdurulması kararı verilememektedir. Yürütmenin durdurulması talebinin mahkemenin dikkatini çekmesi adına, dava dilekçesinin ya da talepte bulunulan dilekçenin sağ üst kısmına büyük puntolar ile  “YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR” şeklinde ayrıca konu ve netice-i talep kısmında “öncelikle işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesine” şeklinde yazılması hak kaybı yaşamamak adına faydalı olacaktır.

İptal davasına konu edilen işlemin uygulanması ve etkilerini doğurması halinde de yürütmenin durdurulması yönünde bir talep olsa bile yürütmenin durdurulması kararı verilememektedir. Örneğin taşınmazın satışının yapılacağına dair işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmeden satış yapılmış ise yürütmenin durdurulması kararı verilemeyecektir.

ç-)Yürütmenin durdurulması talebinde, dava açılırken bulunulabileceği gibi dava açıldıktan sonra da bu yönde talepte bulunulabilecektir. Mahkemelerce dosya tekemmül ettikten sonra yapılan yürütmenin durdurulması talepleri ile başta yürütmenin durdurulması talebinde bulunulan ancak dosyanın tekemmül etmiş olmasına karşın henüz yürütmenin durdurulması kararı verilmeyen dosyalarda, genel olarak yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmesinde pratik bir fayda bulunmadığı düşüncesiyle esas hakkında karar verilmektedir.  Bu husus, usul hükümlerine aykırılık teşkil ettiği görüşüyle tartışılmakla birlikte esastan verilen kararların bu nedenle kanun yolu aşamasında kaldırılmadığı ya da bozulmadığı bilinmektedir.

d-)Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için yasal düzenlemede öngörülen iki şart bulunmaktadır. Bunlardan ilki işlemin açıkça hukuka aykırı olması halidir. İdari işlemlerin iptal davasına konu edilmesi halinde, yargı mercilerince idari işlemler yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönüyle hukuki denetime tabi tutulmakta ve yargı merciince bu unsurlarda hukuka aykırılık görülmesi halinde iptal kararı verilmektedir. Yargı merciince işlemin unsurlarında hukuka aykırılığın tespit edilmiş olması yürütmenin durdurulması kararı için yeterli olmayıp ayrıca bu işlemin uygulanmasının ilgili üzerinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğurması şartı aranmaktadır. Bu hususun takdiri mahkemeye ait olup genel olarak mahkemelerce işlemin unsurlarında hukuka aykırılığın tespit edilmiş olması halinde bu husus derinlemesine irdelenmemekte ve yürütmenin durdurulması kararı verilmektedir.

Yasal düzenlemede, yargı makamlarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi halinde hukuka aykırılık sebebi ile telafisi güç ve imkansız zararların neler olacağının kararda yazılması gerektiği düzenlemesine yer verilmiş olup, yargı makamlarınca, kararda hukuka aykırılık nedeninin yanında, vergi yargılamasında dava konusu edilen hususların genel itibariyle maddi nitelikte olması nedeniyle, yürütmenin durdurulması kararında, telafisi güç ve imkansız zararın ne olduğu konusunda gerekçe olarak, idari işlemin uygulanması halinde kişilerin maddi ve manevi hayatının olumsuz etkileneceği, mükelleflerin faaliyetine devam edemeyeceği şeklinde ifadeler yazılmaktadır. Uygulamada, yürütmenin durdurulması kararının reddine ilişkin kararlar “İYUK 27. maddedeki şartların gerçekleşmediği” maktu gerekçesiyle kısa karar ile reddedilmektedir. Yürütmenin durdurulması talebinin reddine ilişkin kararın gerekçesinin ayrıntılı olarak yazılmasının önünde bir engel bulunmadığı da bilinmelidir.

e-) Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı kuruluşlarca tesis edilen vergi-ceza ihbarnamesi ile yapılan tarhiyat ve kesilen ceza işlemine, Belediyece tesis edilen vergi-ceza ihbarnamesi yapılan tarhiyat ve kesilen ceza işlemine, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı kuruluşlarca tesis edilen ek tahakkuk istenilen vergi, ceza kararı ile istenilen cezaya karşı açılan davada, 2577 sayılı Kanun’un 27/3. maddesi uyarınca, davanın açılması ile tahsilatın otomatik olarak duracak olması nedeniyle yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmasının pratikte bir faydası bulunmamaktadır. Aksine, bu şekildeki bir talep yargılama sürecini ve yargılama masraflarını arttırmaktadır. Mahkemece, belirtilen işlemlere karşı açılan davada, yürütmenin durdurulması istemleri hakkında, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmektedir. Burada şu hususu hatırlatmakta fayda mülahaza ediyoruz. Dava açılmasıyla, tahsilatı duracak işlemlere karşı açılan davada, adrese tebligat yapılamaması nedeniyle işlemden kaldırma kararı verilmesi halinde, tahsil işlemine devam edilecek böyle bir durumda işleme koyma dilekçesi ile mahkemeden yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması gerekecektir. Mahkeme, bu durumda İYUK 27. maddesinde belirtilen şartlar dahilinde yürütmenin durdurulması şartlarının varlığına göre karar verecektir.

Bunun dışındaki işlemler için (ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergi ve ferileri dahil) İYUK 27. maddesinde belirtilen şartlar dahilinde yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması gerekecektir. İhtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine kesilen cezalar için ise (c) başlığında yapılan açıklama geçerli olacaktır.

f-)Yürütmenin durdurulmasına dair verilen tüm kararların (yd kabul kararı, yd ret kararı, yd ara kararı, yd savunma ara kararı, yd kısmen kabul-kısmen ret kararı, yd hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar) 15 gün içinde yazılıp imzalanması gerekmektedir. Bu husus yasal düzenlemede hüküm altına alınmakla birlikte mahkemelerce bu sürenin aşılması halinde uygulanan tek yaptırım müfettiş raporlarında bu hususun belirtilmesi olmaktadır.

g-)Gerek yürütmenin durdurulmasının kabul kararı gerekse ret kararına karşı,aleyhine karar verilen tarafından vergi mahkemesince ya da tek hakimce verilen kararlar için bağlı olunan bölge idare mahkemesine, Danıştay Vergi Dava Dairelerinin  ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararlar için Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna 7 gün içerisinde itiraz imkanı bulunmaktadır. Danıştay Dava Daireleri Kurulu ya da bölge idare mahkemesince, itiraz 7 gün içinde incelenmek zorundadır. Bu sürelerin son gününün adli tatile denk gelmesi halinde, konu tartışmalı olmakla birlikte uygulamada sürenin adli tatilin bitimini takip eden 7. gün sonuna kadar uzadığı kabul edilmektedir. İtiraz süresinin hafta sonu tatili ya da herhangi bir resmi tatile denk gelmesi halinde, süre tatili takip eden ilk çalışma gününe kadar uzayacaktır. Uygulamada, idari izin-mali tatil ve mücbir sebep halinde itiraz süresinin uzamadığı bilinmelidir. İtirazı inceleyen Danıştay Dava Daireleri Kurulu ya da bölge idare mahkemesince, ilk derece mahkemesince verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin kabul ya da ret kararı hukuka uygun bulunursa itirazın reddine karar verilmekte, hukuka aykırı bulunursa karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmektedir. Bu mercilerce verilen kararlar kesin olup itiraz imkanı bulunmamaktadır.  Yasal düzenlemede yer alan bölge idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması hakkındaki karara karşı en yakın bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlemesinin, uygulamada pek karşılaşılmamakla birlikte hakimin reddi ya da çekinmesi müessesesinde davanın esasına bölge idare mahkemesince bakılması hali için geçerli olduğu düşüncesini taşımaktayız.  Yürütmenin durdurulmasının esasına dair olarak verilmeyen yd ara kararı, yd savunma ara kararına karşı itiraz imkanı bulunmamaktadır.

h-)Kural, yürütmenin durdurulması hakkında karar verilebilmesi için savunmanın alınmasının gerekli olmasıdır. Bunun istisnasını ise uygulanmakla etkisi tükenecek işlemler oluşturmaktadır. Vergi yargılamasında bu tarz işlemler çok sınırlı olup bu konuya ilişkin en önemli örneğin haczedilen malın satışının yapılacağına ilişkin işlem olduğunu söyleyebiliriz. Vergi mahkemelerince, satış yapılacağına dair işleme karşı açılan yürütmenin durdurulması istemli iptal davasında, genel olarak “savunma alınıncaya kadar yürütmenin durdurulmasına” şeklinde karar verilmektedir. Mahkemece, dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde, yürütmenin durdurulması talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış ise savunma alınmadan yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verilebilmektedir. Burada yeri gelmişken şunu da ifade etmek istiyoruz. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda, mahkemece, 16. maddede belirtilen savunma süresinin kısılmasına karar verilebileceği gibi talep üzerine tebligatın hızlandırılması adına memur eliyle de yapılmasına karar verilebilir. Vergi mahkemelerince, özellikle haciz, ihtiyati haciz ve satış yapılacağına dair işlem vb. işlemlere karşı yürütmenin durdurulması istemli olarak açılan iptal davalarında savunma süresinin kısılmasına karar verilebilmektedir.

ı-)Yasal düzenlemede, yürütmenin durdurulması kararının teminat karşılığında verileceği, durumun gereklerine göre teminat aranmayacağı ifade edilmiştir. Ancak uygulamada yürütmenin durdurulması kararlarının tamamına yakınının teminat aranmaksızın verildiği görülmektedir. Teminat mukabili verilen yürütmenin durdurulması kararında teminat konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık çıkması halinde, bu uyuşmazlık yürütmenin durdurulması kararını veren yargı merciince çözülecektir. Burada teminattan kastedilen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 10. maddesinde belirtilen kıymetlerdir. Davacının adli yardım talebinin kabul edilmiş olması halinde yürütmenin durdurulması kararı teminatsız olarak verilmek zorundadır.

i-)Yürütmenin durdurulması talebinde kural olarak bir kez bulunulabilir. Ancak yürütmenin durdurulması talebinin reddi halinde farklı bir hukuki sebebe dayanılarak yürütmenin durdurulması talebinde bulunmanın önünde bir engel bulunmamaktadır. Aynı sebeple ikinci kez yürütmenin durdurulması talep edilmesi halinde yargı mercilerince yürütmenin durdurulması talebinin incelenmeksizin reddine karar verilmektedir.

j-)Mahkemelerce, yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilen dosyaların tekemmül etmesi üzerine, bu dosyaların tekemmül etmiş diğer dosyalara nazaran öncelikle incelenerek karara bağlanması gerekmekte olup uygulamada da bu şekilde yapıldığı görülmektedir. Yürütmenin durdurulması kararında belirtilen hukuki gerekçeden dönülmesini gerektirecek çok önemli bir durumun olmaması halinde, daha önce gerekçenin yazılmış olması nedeniyle esas hakkında mahkemece hızlıca karar verilmektedir.

k-)2577 sayılı Kanun’un 26/1. maddesi uyarınca, taraflardan birinin kişiliğinde meydana gelecek değişiklik nedeniyle işlemden kaldırma kararı verilmesi halinde, işlemden kaldırma kararından itibaren 4 ay içinde işleme konulma dilekçesi verilmemesi halinde yürütmenin durdurulması kararı hükümsüz hale gelecektir. Yine 26/3. madde uyarınca adreste tebligat yapılamaması halinde işlemden kaldırma kararı verilmesi halinde yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir. Her iki durumda da, mahkemeden yeniden yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması gerekmekte olup, böyle bir durumda mahkeme yürütmenin durdurulması şartlarının varlığına göre bir karar verecektir.

l-)Yürütmenin durdurulması hakkında verilen kararlar uyuşmazlığı sona erdiren karar niteliğinde olmayıp, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesi gereğince gereğinin en geç 30 gün içinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde ilgililerce uğranılan zarar nedeniyle vergi mahkemesinde devlet aleyhine tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Dava konusu edilen işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi halinde, işlem, davanın esası hakkında karar verilinceye kadar icrai olma niteliğini kaybeder. İşlemin hukuk düzeninde meydana getirdiği değişiklik ortadan kalkarak, değişiklik öncesi duruma geri dönülür. Talebin reddine karar verilmesi halinde ise, işlemin hukuk düzeninde meydana getirdiği değişiklik varlığını devam ettirir.

m-)Vergi mahkemesinde açılan davalarda, yürütmenin durdurulması talepleri ile yürütmenin durdurulması istemlerine yapılacak başvurunun herhangi bir harca tabi olmadığının da bilinmesi gerekmektedir. Danıştay’ın ilk derece sıfatıyla baktığı davalardaki yürütmenin durdurulması talepleri ise maktu harca tabidir.

Vergi Yargılamasında Yürütmenin Durdurulması

2. KANUN YOLU AŞAMASINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

a-)Vergi yargılama hukukunda, 20.07.2016 tarihinden itibaren, istinaf ve temyiz kanun yolu olmak üzere iki aşamalı uygulamaya geçilmiştir. Vergi mahkemesince verilen, 2021 yılı itibariyle 7.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar için kanun yolu kapalıdır. 7.000,00 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklar ile konusu para ile ifade edilmeyen(mükellefiyet iptali, özel esaslara alınma vb.)uyuşmazlıklar için kararı veren vergi mahkemesinin bağlı bulunduğu bölge idare mahkemesinde istinaf başvuru yolu açıktır. İstinaf başvurusu üzerine karar verilen uyuşmazlıkların, 2021 yılı itibariyle 192.000,00 TL ve üzerinde olması halinde bu karara karşı temyiz yolu açıktır. Ancak uyuşmazlığın konusunun para ile ifade edilememesi ya da uyuşmazlık miktarının 192.000,00 TL’nin altında olması halinde temyiz kanun yoluna başvuru yolu kapalı olacaktır.

b-) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez, ancak disiplin hükümleri saklıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

İdari yargılama hukukunda, ilk derece mahkemesince verilen kararın (disiplin hükümleri hariç) en geç otuz gün içinde gereğinin yerine getirilecek olması nedeniyle, bu kararın gereğini, istinaf ya da temyiz aşamasında esastan karar verilinceye kadar ertelemek adına, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 52. maddesinde kanun yolu aşamasında da yürütmenin durdurulması müessesesi getirilmiştir.

c-)Kanun yolu aşamasında da,kendiliğinden yürütmesinin durdurulması kararı verilmemekte,bu konuda talepte bulunulması gerekmektedir. Vergi mahkemesince verilen karar, aleyhinde olan taraf, kararın yürütmenin durdurulmasını istiyor ise, istinaf dilekçesinde, öncelikle mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulmasını, bilahare kararın kaldırılması isteminde bulunmalıdır. Vergi mahkemesince verilen karar davanın reddi yönünde ise, mahkeme kararının yanında dava konusu edilen işlemin de yürütmesinin durdurulması yönünde talepte bulunulmalıdır. Zira mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması, işlemin de yürütmesinin durdurulduğu anlamına gelmemektedir. Mahkeme kararının, yürütmesinin durdurulması kararı, kararda hüküm altına alınan vekalet ücreti, yargılama gideri gibi unsurların istenilmesine ve sonradan yapılacak işlemlerin yapılmasına (haciz, satış vb.)mani olacaktır. Dava konusu edilen işlem Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı kuruluşlarca tesis edilen vergi-ceza ihbarnamesi yapılan tarhiyat ve kesilen ceza işlemi, Belediyece tesis edilen vergi-ceza ihbarnamesi yapılan ile tarhiyat ve kesilen ceza işlemi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı kuruluşlarca tesis edilen ek tahakkuk istenilen vergi, ceza kararı ile istenilen ceza ise, mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi halinde, durum eski hale gelecek ve tahsilat durmaya devam edeceğinden bu işlemler hakkında açılan davalarda verilen ret kararına karşı yapılan istinaf başvurusunda mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasını istemek yeterli olacaktır.

ç-)Vergi mahkemesince, yürütmenin durdurulması istemi olmayan istinaf başvurularında, istinaf başvurusuna, karşı tarafın verdiği cevap dilekçesi alındıktan sonra(tekemmül ettirilerek)istinaf ilk incelemesi yapılarak dosya bölge idare mahkemesine gönderilirken, yürütmenin durdurulması istemli başvurularda ise, karşı tarafın cevabı alınmadan dosya istinaf ilk incelemesi yapılarak bölge idare mahkemesine gönderilmekte ve tekemmül süreci burada tamamlanmaktadır. Bölge idare mahkemesince, karşı tarafın savunması alınmadan yürütmenin durdurulması hakkında karar verilebildiği gibi, karşı tarafın savunması alınarak ya da dosyada eksik bir bilgi-belgenin bulunması halinde ara karar yapılarak bilgi ve belgenin gelmesi üzerine de yürütmenin durdurulması hakkında karar verilebilmektedir.

d-)Yürütmenin durdurulması hakkında, istinaf aşamasında yapılan açıklamalar temyiz kanun yolu için de geçerlidir. Gerek istinaf aşamasında gerekse temyiz aşamasında mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması talebi değerlendirilirken uygulamada İYUK 27. maddedeki hususlar dikkate alınmakla birlikte bu hususların bir tanesinin varlığı yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için yeterli kabul edilmektedir. Hatırlanacağı üzere, ilk derece mahkemesinde, işlemin yürütmesinin durdurulabilmesi için 27. maddede bulunan işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç ve imkânsız zararın olması şartının bir arada olması gerekmektedir. Kanun yolu aşamasında, yürütmenin durdurulması talepleri hakkında verilen kararlara karşı itiraz imkânı bulunmamaktadır.

e-) İstinaf ya da temyiz kanun yolu aşamasında kararın bozulmasına karar verilmesi, kararın yürütmesini kendiliğinden durduracak olup bu durumda karara istinaden yapılan işlemler geçersiz hale gelecektir.

f-)Kanun yolu aşamasında, yürütmenin durdurulması taleplerinin,vergi mahkemesinin aksine maktu harca tabi olduğu, teminat konusunda, (I-ı) kısmında yapılan açıklamaların kanun yolu aşaması için de geçerli olduğunu hatırlatmak isteriz.

PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar