Kol Gücünden Kod Gücüne Geçiş ve Karanlık Fabrikalar

Sanayi Devrimi, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücünün hâkim olduğu üretim tarzına geçiştir. Bu tarz üretim 18. yüzyılda İngiltere’de, özellikle dokuma sektöründe ortaya çıkmış, daha sonra diğer alanlara yayılmıştır.

Makineye dayalı üretime geçişle birlikte üretimin şekli ve miktarı da artmıştır.1 Sanayi Devrimi’nin en açık özelliği üretimin çapında görülen büyük artış idi. Daha fazla mekanik güç, daha fazla hammadde, daha fazla üretilmiş mal, daha fazla atık, daha fazla ulaştırma, sanayi ve ticaret süreçlerini izleyecek daha fazla yazman, malları satın alacak daha fazla tüketici, satacak daha çok satıcı ve büyük sermayesi olan, daha çok insan çalıştıran daha büyük firmalar, hızla ortaya çıktı.

Daha eski, daha basit yapım biçimlerinin yerini, daha ucuz ve aynı zamanda daha kaliteli mallarıyla fabrika üretimi aldı.2 Günümüzde 4. Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen dönem; yapay zekâ, üç boyutlu yazıcılar, robot teknolojisi, internet, sürücüsüz arabalar gibi ilk üç sanayi devriminin yapısını tamamen değiştirecek yeni buluşları kapsıyor.

Gelinen bu noktada bir fabrika düşünün ki aydınlatmanız, ısıtmanız, soğutmanız ya da havalandırmanız gerekmiyor. İçinde çalışan işçiler yorulmuyor, yemek yemiyor, uyumuyor, işe geç kalmıyor, mola vermiyor, grev yapmıyor, zam istemiyor, hatta ücret bile istemiyor, fazla mesaiden yakınmıyor çünkü zaten 7 gün 24 saat çalışıyor.

Tehlikeli görevlerde veya iş kazalarında yaralanma ya da ölme riski yok, tazminat, sigorta ve prim gibi ek maliyetler de yok. Bu işçilerin işverene dava açma olasılığı, emeklilik talepleri, yıllık izinleri ya da kişisel gelişimleri için hizmet içi eğitim alma ihtiyacı da yok. İşte tam bu noktada karanlık fabrika deyimi ile karşılaşıyoruz.

Karanlık fabrika, minimum veya sıfır insan müdahalesi ile üretim sağlayan, makinelerin operatöre veya gözetime ihtiyaç duymadan otomatik olarak çalışmasını hedefleyen bir üretim yöntemidir. Karanlık fabrika yöntemi, üretim sürecinin kritik kısımlarında daha fazla otomasyona dayanır. Aynı zamanda üretim sürecinin, insanlar fabrikadan ayrıldıktan sonra da devam edebilmesi sağlanır. Bu şekilde imalatta devamlılık sağlanırken, aynı ürün kalitesinde sabit bir üretim çıktısı elde ediliyor. Karanlık üretim belirli bir proses değil, bir üretim metodolojisidir. Gerekli otomasyon sistemlerinin sağlanmasıyla birçok fabrika bu yöntemi işletmesinde uygulayabilir. Karanlık fabrika, “lights-out”, ışıksız olarak adlandırılsa da kullanılan otomasyon sistemleriyle üretimde ışıkları kapatmaktan çok daha geniş bir etkiye sahiptir.

Personel kaynaklı katı ve sıvı atık oluşumunu, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma için gereken enerji ihtiyacını, tekrarlanan ve tehlikeli görevlerde veya iş kazalarında yaralanma ya da ölüm riskini ortadan kaldırmakla beraber, insan kaynaklı üretim hataları olmadığı için ürün kalitesini artırıyor ve hatalı ürünlerden kaynaklı hammadde atıklarını minimize ediyor.3

Günümüzde en gelişmiş üretim tesislerinde, insanlardan daha fazla robotlara yer verilmeye başlanmıştır. İnsanlar daha fazla yaratıcılık ve öngörü gerektiren görevlerle uğraşırken, daha basit ve tekrarlayan görevler robotlar tarafından üstlenilmiştir. Daha fazla otomasyon ve erişilebilirlik sağlayan bu faaliyetler, “karanlık fabrika” olarak bilinen yeni bir üretim metodolojisinin merkezidir.

Kol Gücünden Kod Gücüne Geçiş ve Karanlık FabrikalarBütün dünyada hızla yayılan karanlık fabrika prosesleri insan gücünü yalnızca kalite kontrolü ve bakım gibi alanlarda kullanıyor. Türkiye’de de bu dönüşüm sürecinin benzer şekilde işlediği görülüyor. Un fabrikasından tutun, küçük ev aletleri ve profesyonel ev aletleri üreten fabrikalara kadar Türkiye’de bu dönüşümün ilk örnekleri oluşuyor. Sac metal şekillendirme ve montaj alanında üretim sağlayan endüstrilerin dönüşümü ise devam ediyor.

İnsansız üretim modeli olan karanlık fabrikalarla birlikte akla ilk gelen soru elbette ortaya çıkacak işsizlik sorunu. Fabrikalarda işçilerin kol gücüne dayanan üretimden robotların yazılımlarının sürekli olarak geliştirilebilmesi için kodlama bilgisine ihtiyaç duyulan bir üretim sürecine geçiliyor. Robotlar henüz neyin hangi malzemeden üretileceğine kendi kendilerine karar veremiyorlar ancak ileride yazılım teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde bu sorun da ortadan kalkabilir. Olası bir senaryoda üretimin ancak robotların bakım ve onarımı ile yazılımlarının iyileştirilmesi gibi aşamalarında emeğe ihtiyaç duyulabilir.

Tüm sanayi devrimlerinde olduğu gibi 4. Sanayi Devrimi sonrasında da işgücünde bir dönüşüm olacağı açık. Gelişen teknoloji ve üretimde sağlanan verimlilik artışı her sanayi devriminde olduğu gibi işgücü tarafından bir bakıma endişeyle karşılanmış ancak her seferinde ortaya çıkan yeni meslekler ve iş kolları işsizliğin korkulan boyutlara ulaşmasına engel olmuştur.

Sanayide gerçekleşen devrimleri eğitimde gerçekleşen dönüşümler izlemiş, böylece yeni mesleklere uygun bireylerin yetişmesi mümkün hâle gelmiştir. Yaşanan bu tecrübeler iyimser bir bakış açısı sağlasa da otomatların, robotların ve diğer yapay zekâ teknolojilerinin her geçen gün hayatımıza daha fazla girdiği bugünlerde biraz da küresel ekonomik yavaşlama neticesinde işgücü talebinin oldukça azalacağı kaçınılmaz olacaktır.

Yeni teknolojilere adaptasyon ne kadar güçlü olursa insanların işsiz kalma riskleri de o kadar düşük olacaktır. Temel eğitimde kod yazmanın öğretilmeye başlanması gelecekte ihtiyaç duyulacak insan gücünün yetiştirilmesini amaçlıyor. Gelecekte üretim karanlık fabrikalarda robotlar tarafından gerçekleştirilirken üretim süreçlerine ait planlama, kalite kontrol, makinelerin bakım ve onarımı ile robotların yazılımının geliştirilmesi gibi konularda insanlara duyulan ihtiyaç devam edecek gibi görünüyor. Eğitimli insan gücüne ihtiyaç duyulacak alanlar: Acil ve rutin bakım, kalite kontrol, sistem kurulumu, sistemin yeniden yapılandırılması ve yükseltilmesi, iç sistemlerin yönetimi, elektrik ve sıhhi tesisat, iletişim, üretim ve işleme sistemlerinin izlenmesi, üretim planlaması ve koordinasyonu, yeni ürün üretiminin uygulaması ve yönetim olabilir. Karanlık fabrikaların ilk

öne çıkan dezavantajlarından biri işsizlik veya bir başka deyişle eğitimli insan gücüne olan ihtiyacın artması. Çünkü gelecekte üretim robotlar tarafından gerçekleştirileceği için insan gücüne duyulan ihtiyaç azalacak. Böylece üretimde niteliksiz işçiye olan ihtiyaç da ortadan kalkacak. Bu durum üretimin gerçekleştirildiği karanlık fabrikalarda çalışanları zor durumda bırakacak gibi görünüyor çünkü yapay zekânın gelişimi ile kendi kendilerini kodlayabilen ve tasarlayabilen robotlar üretimi tamamen devralabilir.4

Ekonominin geleceği

Kol Gücünden Kod Gücüne Geçiş ve Karanlık FabrikalarEndüstri 4.0’ın temel alt yapısını oluşturan üretim endüstrisinde büyük dönüşümler ortaya çıkaran ve tam merkezinde yer alan akıllı fabrikalar, üretim süreçlerinin artan karmaşıklığı ile dinamik ve hızla değişen sınır koşulları ve işletmelerde ortaya çıkan sorunları çözecek esnek ve uyarlanabilir üretim süreçleri sağlayan bir üretim sistemidir. Akıllı fabrikaların temel amacı, daha etkili tedarikçi yönetimi, düşük fire ve hata oranına sahip ve daha kaliteli ürünlerin üretilmesidir.

Üretimde maliyetlerin düşmesi, kusurlu ürün miktarının azalması, enerjide tüketimin azalması yoluyla çevre kirliliğinin de azalması ve verimliliğin artması karanlık fabrikaların olumlu yanları arasında sayılabilir. Ancak yine de işsizlik büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yerini makinelere kaptıran mesleklerde çalışan insanların gerekli eğitimlerden geçerek daha vasıflı işlere transfer olması gerekecek. Makineler üretimle uğraşırken insanların kendilerini geliştirmeye ve eğitime ayıracak daha fazla vakti olacak. Ancak yine de işe ihtiyacı olan insan sayısının, insana ihtiyaç duyulan iş sayısına kıyasla çok daha yüksek olması da mümkün.

Bugüne kadar ekonomilerin deneyimlediği işsizlik oranları bir hayli yukarı tırmanabilir. İşsizlik oranlarının yükselmesi, artan verimlilikle birlikte üretilen bir yığın malın yalnızca toplumun belirli vasıflara sahip olan ve çalışan işgücü tarafından talep edilmesine yol açarak üretim fazlalığı ya da tüketim azlığı nedeniyle ekonomiler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

Bu da toplumda gelir eşitsizliğinin artmasına yol açabilir.

Olumsuz beklentiler genellikle işsizlik üzerinde yoğunlaşırken olumlu beklentilerin yaygın etkileri aslında çok daha fazla.

İnsanların fiziksel gücünü aşan ağırlıkların makineler tarafından taşınması, zehirli gazların ortaya çıkabildiği tehlikeli üretim süreçlerinde makinelerin yer alması, iş kazaları nedeniyle hayatını kaybeden ya da yaralanan işçilerin olmaması, insanların daha az çalışma saati ile daha çok boş zaman ortaya çıkması sayesinde kendilerini geliştirmeye odaklanabilmeleri gibi çok sayıda faydasından

da söz etmek mümkün. Ayrıca enerji tüketimi ve işgücünden sağlanan tasarruf sayesinde maliyetin azalması ile daha etkin ve verimli gerçekleşen üretim, fiyatların da düşmesine yol açabilir. Üretimin 24 saat boyunca gerçekleşebilecek olması ve nispeten hızlanması karanlık fabrikada üretim yapan şirketlere büyük bir rekabet avantajı sağlayacaktır.

Teknolojik değişim ve dönüşümün hız kazandığı günümüzde herkes payına düşen gelişim sorumluluğunu yerine getirmelidir. En başta mesleki uyum sorunu olmak üzere sosyolojik olarak ortaya çıkacak tüm değişimler ve buna istinaden yaşanacak sorunlara hazır hale gelebilmelidir.

Aksi taktirde adaptasyon problemleri, piyasadaki rekabet şartlarının bozulması, büyük işsizlik sorunları, büyük göç dalgaları ve sosyolojik (eğitim, sağlık, psikolojik) problemler yaşanma ihtimali yüksek olacaktır.

Yoksulluğun önlenmesi, herkesin belirli bir eğitim ve sağlık hakkı ile donatılması, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin belirli bir ölçüde de olsa giderilmesi, işsizliğin ortadan kaldırılması gibi sosyal politikanın temel hedefleri bile ülkemizde henüz tam manasıyla sağlanamamışken, yeni bir teknolojik değişim ve dönüşümün yaşanması sonrasında üretim modellerinin topyekûn dönüşümü hiç küçümsenmeyecek derecede bir sosyo-politik etki doğuracaktır.

1 (Bahaeddin YEDİYILDIZ, Tarih, MEB Yayınları, II. Cilt, İstanbul:1994, s 78.)

2 (William Mc NEIL, Dünya Tarihi, (Çev: Alaaddin ŞENEL), İmge Kitabevi, Ankara: 1994, s. 465.)

3 “Karanlık Fabrika (Lights-out Manufacturing) Nedir?”. www.retmes.com

4 Karanlık Fabrikalar Geleceği Aydınlatacak mı? Esra ALP COŞKUN [ Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi, Doç. Dr. Yener COŞKUN [ SPK Başuzmanı

PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar