Seçilim Baskısı ve Şirketlerin Evrimi

10 Ağustos 2022Yazan: Mertcan Asdemir

Türk Şirketleri Üzerindeki Seçilim Baskısı

Seçilim baskısı, biyolojide türlerin uyumluluk yani adaptasyon yeteneklerine ters orantılı olarak artacak şekilde tanımlanmıştır. Yani bir canlının uyum başarısı ne kadar yüksekse, üzerindeki seçilim baskısı o kadar düşüktür ve hayatta kalma, neslini sürdürme ihtimali o kadar yüksektir. Şirketler üzerine uyarlayacak olursak adaptasyon yeteneği düşük olan şirketlerin mevcut çevresel değişim etkisi altında oldukça zor bir ortamdan geçtiğini söyleyebiliriz. Peki nedir bu baskının sebebi?

İlk başlarda Covid 19 salgını sürecinde lojistik maliyetlerinin artması ve tedarik belirsizliklerine karşı Avrupa’nın Türkiye’yi uzak alternatiflerden daha tercih edilebilir görmesi bir nebze de olsa şirketlerimize nefes olabilecek gibi gözüküyordu. Nitekim tüm ekonomistlerin karşı durmasına rağmen anlatılan “Yeni Ekonomik Modeller” de bunu destekler şekilde düşük faiz, yüksek kur ile “Türkiye yeni Çin olacak” anlamında ifadelerle seslendiriliyordu.

Yurt içinde artan ekonomik belirsizlik ve azalan alım gücü sebebiyle yaşanan pazar daralması ve tahsilat güçlükleri şirketlerin nakit akışlarında, yurtdışından gelen yoğun talebin dahi yerini dolduramayacağı delikler açmaya devam etti.

Geldiğimiz noktada Türk lirasının değer kaybı ve karşılığında alınan hammadde fiyatlarının dövize endeksli olması sebebiyle ihtiyaç duyulan işletme sermayesinin artması ve kredi limitlerinin yetersiz kalması da bir diğer ateşten gömlek. Kurun sürekli yukarı yönlü hareketi şirket mevduatlarında, alacaklarında ve satışlarında fiktif karların ortaya çıkmasına ve vergilendirilmesine sebep oluyor. İhracat gelirlerinin Türk Lirası’na çevrilme zorunluluğu döviz alış – satış makasının açık tutulması baskısı ile bir araya geldiğinde ihracatçı şirketlerin ithal hammaddelerinin ya da dövize endeksli malzemelerin Türk lirası cinsinden ödenmesi sebebiyle maliyetini artırıyor.

Baskılanmış olmasına rağmen açıklanan enflasyon oranının maaş zamlarına olan etkisi işgücü yoğun işler yapan şirketlerin maliyetlerinde ciddi artışlara sebep oldu. Ara dönem maaş iyileştirme ya da prim ihtiyaçları nitelikli personelini elinde tutmak isteyen şirketler için yılın ikinci yarısında yeni bir ek maliyet olarak ortaya çıkacak.

Konteyner krizi ve politik sebeplerle uluslararası ticaret yollarının sıkıştırıldığı, akıl ermeyecek bir cüret ile Avrupa’nın yanı başında çıkarılan savaşın tahıl, demir – çelik, ağaç gibi sanayimizin en temel hammaddelerinin tedariğini zora soktuğu, dünya çapında tedarik zinciri kırılmalarının yaşandığı, hammadde ve malzeme bulmanın zorlaştığı bu dönemlerde 2000li yılların öncesindeki gibi tedarikçinin ve stokçunun elinin güçlü olduğu bir döneme girdik.

Tedarik belirsizlikleri sebebiyle güvenlik stoklarının artırılması şirketlerin depolarının hıncahınç dolmasına, nakit akışlarının bozulmasına, kredi limitlerinin sonuna dayanılmasına, dolayısıyla ödeme aksamaları sebebiyle tedarikçileri ve müşterileri ile ilişkilerinin zedelenmesine sebebiyet vermekte.

Ortaya çıkan bu arz belirsizliği ve fiyat dalgalanmaları özellikle bu denli yüksek enflasyon ile ilk defa karşılaşan yeni nesil yöneticiler için büyük bir sınav olacak gibi gözüküyor.

Şirketlerin Evrimi

Yüksek enflasyon dönemi tüccarlarının “Paran olacağına malın olsun.” gibi sözlerini haklı çıkarır gibi gözükse de aslında bu durum, iyi yönetimin şirketlerin sürdürülebilirliği açısından önemini perçinleyen bir döneme işaret ediyor.

 

Bu dönemde yaşadığımız da diğer tüm krizler gibi şirketler için büyük bir fırsat. Fazla kiloları ve bol işletme sermayesinin yarattığı rahatlığı ile alışkanlıklar üzerine inşa edilmiş yönetim tarzı olan rakiplere karşı çevik yaklaşımlarla, bilgiye dayalı bir yönetim sistematiği ile avantaj sağlamak için doğru zaman.

Charles Darwin’in dediği gibi “Ne en güçlü olan hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan.” Adaptasyon süreci canlılardan biraz daha farklı olsa da bu kural şirketler için de geçerli.

Canlılar, genetik özelliklerinin avantajlarını kullanarak; şirketler ise kendilerini ve çevrelerini ölçerek edindikleri bilgileri, hedefleri ve rotalarını vizyonları doğrultusunda düzeltecek şekilde kararlar alarak adapte olur ve hayatta kalırlar.

Şirketlerin sınırlı kaynaklarını doğru kullanabilmelerinin anahtarı, bilmek ve bildiğini kullanabilmek, diğer bir deyişle ölçmek ve ölçüm sonuçlarını doğru şekilde işleyip yorumlayabilmektir. Bilginin gücünün farkında olan ve doğru bilgilerle desteklenen bir karar mekanizmasını hayata geçirebilmiş bir şirket, bu değişim fırtınasında tabii ki rakiplerine göre daha doğru pozisyon alabilir.

Arz ve Talep belirsizliği şirketlerin üzerinde; güvenlik stoklarının artışı, atıl stoklar, doğru finansal araçlardan faydalanılamaması, nakit akışında bozulmalar sebebiyle ilişkilerin zedelenmesi gibi birçok istenmeyen sorun ve yükler yaratır.

Arz belirsizliklerine karşı hammadde stoğunu artırılması ya da malzemesiz kalmak, talep belirsizlikleri sebebiyle sürekli yapılan plan değişikliklerinin yarı mamül stoklarında artışa sebep olması ve verimsizlik, pazar tepkisinin geç anlaşılması sebebiyle kamçı etkisine maruz kalarak satış kaçırmak ya da elde stok çakılması gibi tedarik zinciri risklerini doğurur. Nakit akış planlamasının da bu belirsizlikler neticesinde sapması ile doğru finansal araçlardan doğru maliyetlerle faydalanılaması zorlaşır.

Belirsizlik perdesini aralayabilmek için şirketler; tedarikçileri, bayileri ve müşterileri ile bir ekip halinde hareket etmeli, bilgi paylaşımını mümkün olan en üst düzeye çıkarmalı ürün yaşam döngülerini beraberce yönetmeli ve bu şekilde kamçı etkisi gibi finansal yük getirecek ya da satış kayıplarına sebebiyet verebilecek durumların önüne geçmelidir.

Mutualist yaşam örneklerinde gördüğümüze benzer şekilde tedarik zinciri boyunca karşılıklı çıkarlarını koruyacak şekilde ortaklaşa bilgi yönetimi ve planlama yapabilen şirket kümeleri önümüzdeki dönemde münferit şirketlere göre büyük avantajlar elde edecekler.

Ortaklaşa planlama, tahminleme ve ikmal gibi yaklaşımları kullanarak belirsizliklerin üstesinden gelmeyi başarmış birçok şirket örneği mevcut. Whirlpool bu yöntemle talep tahmin hata oranını %70lerden %11e indirmeyi başarmış, Walmart bu sayede tedarik zinciri kayıplarını minimize ederek en uygun fiyat politikasının devamlılığını sağlayabilmiştir.

 

Şirketlerin Adaptasyonu

Konvansiyonel yöntemlerle de yönetilebilecek süreçler ve toplanabilecek veriler olmasına karşın bu hızlı değişim ortamında zaman, en maliyetli ve yerine koyulamayacak kaynağımızdır. Bu durmda teknolojik hızlandırıcılardan faydalanmak süreç ve bilgi akış hızı ve doğruluğu konusunda avantaj sağlar. Doğru kurgulanmış süreçler üzerine inşa edilen teknoloji, muhakkak ki maliyetinden çok fayda sağlar.

Şirketlerin bu dönemde hedef pazarlarında veri toplamalarına yardımcı olacak B2B ya da B2C portallar kullanmaları pazarları ile olan iletişimlerini hızlandıracak ve güçlendirecektir. Satış ekiplerinin piyasadan topladığı bilgiyi işlenebilir ve yorumlanabilir bir şekilde toplayabilecek kurgunun üzerine inşa edilmiş CRM yazılımlarına her zamankinden daha çok ihtiyaçları olacaktır.

Pazardan toplanacak bu bilgileri bir operasyonel plana dönüştürebilmek, iç kaynaklar ve tedarikçilerini ölçüp değerlendirebilmek için ERP sistemlerini kuvvetlendirmek, tedarikçileri ile değerlendirme, plan ve tahminlerini paylaşabilmek için gerekli altyapılara yatırım yaparak tedarikçi yönetimine azami özen göstermek tedarik zinciri süreçlerinde avantaj sağlayacaktır.

Son olarak her şirket kendi gerçeklikleri ile uyumlu göstergeleri en güncel ve hızlı şekilde izleyebileceği İş Zekası yazılımlarından faydalanarak, toplanan tüm bu bilgilerden alınacak kararlara destek olacak bilgileri ortaya çıkarmalı ve yorumlamalıdır. Her seviyeden yöneticinin önünde bulunacak izleme ekranları proaktif davranma olasılığını artırırken, reaksiyon sürelerini azaltıp doğruluğuna katkı sağlayacaktır.

Doğru işbirlikleri kurup, güçlü iletişim kanalları inşa eden şirket kümeleri ve bu kümelerin teknolojik hızlandırıcılardan faydalanarak adapte olan bireyleri pazarların yeni hakimleri olmayı sürdürüyorlar. Geleceği, işbirlikleri ve teknolojiyi doğru kullanan şirketlerin yöneteceği kesin. Peki siz ve şirketiniz bu geleceğin neresinde olacaksınız?

Bilime güvenin, doğayı sevin, sağlıcakla kalın.

PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar