Avans Niteliğinde Yapılan Ödemelerin Yasal Açıdan Değerlendirilmesi

  • ÜCRET AVANSI

Avans Niteliğinde Yapılan Ödemelerin Yasal Açıdan Değerlendirilmesiİş akdi, bir tarafın bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Buna göre, iş sözleşmesinin üç unsuru bulunmakta ve iş görme, ücret, bağımlılık olarak ifade edilmektedir. Bu temel unsurların başında ise önemli ölçüde ücret kavramı bulunmaktadır. Dolayısıyla işveren, işçinin hizmeti sonucunda en geç ayda bir defa ücret ödemek zorundadır. İşçinin hizmeti karşılığında hak ettiği ücretin ödenme süresi hem 4857 sayılı İş Kanunu’nda hem de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Tüm bunların dışında, işçilerin ihtiyaçlarına istinaden ilerideki ücret hak edişlerini önden talep önceden talep etmesi durumu ise avans olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla avans; henüz hak edilmemiş bir ücret olup, işçinin ileride yapacağı çalışmaya karşı işverenden talep ettiği ücrettir. Her ne kadar ücretin ödenmesi ve süresi ile ilgili 4857 sayılı İş Kanunu gerekli düzenlemeleri yapmış olsa da avans konusunda kanun sessiz kalmıştır.

Ancak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ücretin Ödenmesi – Ödeme Süresi” başlıklı 406’ncı maddesinde “İşveren, işçinin zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması halinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak işçiye avans vermek zorundadır.” Hükmü yer almaktadır. Borçlar Kanunu’nun 406’ncı maddesi hükmü dikkate alındığında, işverenin avans verme zorunluluğunun aşağıdaki üç şarta bağlandığını söyleyebiliriz.

    1. Zorunlu İhtiyaç Olmalı: İşverenin işçiye karşı avans verme yükümlülüğü, “işçinin zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması haliyle” sınırlandırılmıştır. Kanunda zorunlu ihtiyaçların neler olduğu belirtilmemiş, madde gerekçesinde de ortaya çıkabilecek zorunlu ihtiyaçların hangileri olduğu ifade edilmemiştir. Diğer hallerde avans ödemek işverenin takdirindedir. İşçinin genel olarak geçim sıkıntısı içinde olması bu hakkı vermez. Ancak, hastalık, acil durum ve benzeri hallerde işçiye avans ödenmesi gerekecektir. Bireysel ya da toplu iş sözleşmelerinde avans ödemesiyle ilgili detaylı düzenlemeler getirilmediği takdirde, zaruret halinin ispat yükü işçide olmalıdır. İşçi ve işveren arasında zaruret halinin varlığı noktasında oluşabilecek bir tartışmada işçi bu durumu kanıtlamak zorundadır.
    2. İşveren Avans Talebini Karşılayacak Durumda Olmalı: İşverenin işçiye avans ödeyebilecek durumda olması şarttır. Ancak bu şart, ödeyebilme durumu ifadesiyle belirtilmeyip hakkaniyet gereği ödeyebilmek olarak genişletilmiştir. Hakkaniyet, olayın özellikleri ve olaydaki menfaat dengesi göz önünde tutularak o olaya en uygun çözüm yolunu bulmak için araçtır. İşveren, zarar ve sıkıntıya düşmeyecek ise avansı ödemekle yükümlüdür.
    3. Talep Edilen Avans Miktarı İşçinin Ücreti Ve Hizmetiyle Orantılı Olmalı: Avans ödemesi ile ilgili bu şart farklı şekilde yorumlanmaktadır. Bir görüşe göre işçiye avans ödenirken işçinin işyerindeki toplam kıdemi göz önünde tutulmalıdır. Örneğin, henüz işe yeni girmiş bir işçinin avans talebi uygun değildir. Yani işçi işe girer girmez hemen avans isterse işveren reddedebilir. İkinci görüşe göre ise bu şart her ay için ayrı ayrı dikkate alınmalıdır ve ancak ay içinde çalıştığı günlerin toplamı kadar avans talep edilebilir. Avans talep ederken her iki görüşünde göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.
  • İŞ AVANSI

İşçiye, bir işi yaparken kullanması amacıyla önden verilen, iş tamamlandığı zaman yapılan harcamalara göre kullanılmayan kısmı işverene iade edilen tutarlara iş avansı denir. İş hayatında sıkça kullanılan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine, iş avansı hakkındaki düzenlemeler de İş Kanunu’nda değil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda karşımıza çıkmaktadır. Kanunun “Giderlerin Ödenmesi” başlıklı 416. maddesinde “İşçinin yapmış olduğu giderlerden doğan alacağı, daha kısa bir süre kararlaştırılmamışsa veya yerel adet yoksa, her defasında ücretle birlikte ödenir. İşçi, sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmek için düzenli olarak masraf yapıyorsa, kendisine en az ayda bir olmak üzere belirli aralıklarla uygun bir avans verilir.” Hükmü bulunmaktadır.

Dolayısıyla işçi sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmek için düzenli olarak masraf yapıyorsa, kendisine en az ayda bir olmak üzere belirli aralıklarla uygun bir avans verilmesi düzenlenmiştir. İşçinin işin yürütümü sırasında işveren adına harcama yapması için verilen bu para, iş avansı olarak adlandırılmaktadır. İşlerin yürütümü için verilen iş avansı ücretle ilgili değildir. İş avansının özelliği, işçi tarafından yapılan harcamaların belgeye bağlanması ve kapatılması zorunluluğudur. Aksi takdirde işçinin kapatılmayan iş avansları sebebiyle sorumluluğunun gündeme gelmesi söz konusu olacaktır. Borçlar Kanunu bu maddesi ile işçinin kazancını korumak için, düzenli olarak masraf yapılması gereken işlerde, işçiye önden ödeme yapılması gerektiğine hükmedilmekte; işçinin yüklü miktardaki her ödemeyi sürekli kendi bütçesi ile gerçekleştirmesinin önüne geçen bu düzenleme, işverene ayda bir düzenli aralıklarla “iş avansı” ödeme yükümlülüğü getirmektedir.

  • YILLIK İZİN AVANSI

İş Kanunu’nda düzenlenmiş tek avans, “yıllık ücretli izin avansı” uygulamasıdır. Kanun’un 57. maddesi ile Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin 21. Maddesi gereğince: İşçinin yıllık izne ayrıldığında kullanabilmesi için, izin günlerine ait ücreti peşin olarak ödenmesi gerekecektir. Ödenen bu avans, ay sonunda ödenecek olan ücretinden mahsup edilecektir.

Yıllık izin avansı, işveren tarafından herhangi bir şarta bağlanamayacağı gibi işçiye koşulsuz olarak vermekle yükümlü olunan avanstır.

  • AVANS NİTELİĞİNDE KIDEM TAZMİNATI ÖDENMESİ

İşçi ve işverenin çeşitli sebeplerle aralarında anlaşması üzerine sözleşme devam ederken “kıdem tazminatı” adı altında ödeme yapılabilmektedir. Yargıtay, iş sözleşmesi fiilen sona ermeden yapılan bu ödemeleri avans niteliğinde kabul etmektedir.

İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır, işçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar yasal faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.

(Y.9.HD., T. 31.1.2011, E. 2009/4726 K. 2011/1529)

  • AVANS VERİLMEMESİ İŞÇİYE HAKLI NEDENLE FESİH HAKKI VERİR Mİ?

4857 sayılı iş Kanunun’da düzenlenmiş olan haklı nedenle fesih hükümleri incelendiğinde; işçinin, avans talebi işveren tarafından “geçerli neden gösterilmeden” karşılanmadığı için iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı bulunmamaktadır.

Nitekim Yargıtay, “4857 sayılı İş Kanunu’nun işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 24’üncü maddesinde işverenin işçiye avans vermemesi şeklinde bir sebep bulunmamaktadır. Taraflar arasında işverenin davacıya her istediğinde avans vereceğine yönelik bir sözleşme de mevcut değilse avans verilmemesine bağlı olarak iş akdinin haklı nedenle feshi mümkün değildir.” şeklinde kararlar vermektedir. Sonuç olarak işçi avans talebi karşılanmadığı gerekçesini ileri sürerek iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip, kıdem tazminatı talebinde bulunamaz.

  • AVANSIN ÖDENMESİ VE YASAL BİLDİRİMLER

    • ÖDEME YOLU

Avans ödemelerinin banka hesabına yapılmasının gerekip gerekmediği genelde tartışma konusu olurken. Yargıtay’a göre avans, işçinin henüz ücrete hak kazanmadığı bir dönemde ihtiyacına karşılık işverence yapılan ödemeyi ifade eder ve işçinin zarureti halinde ve işveren açısından zarar ve zorda kalmayı gerektirmeyen bir durumda avans ödemesi, zorunlu bir hal olarak yasada düzenlenmiştir. Bu durumda avans da ücretten başka bir şey değildir. Bu nedenle banka hesabına ücret ödeme zorunluluğu olan işyerleri bakımından, avans ödeme borcunun da bankaya ödeme yoluyla yerine getirilmesi gerekmektedir.

    • SGK BİLDİRİMİ

SGK açısından değerlendirme yapılacak olursa; 5510 sayılı Kanun’un 80/1-a maddesinde “Prime esas kazançların hesabında; 1)Hak edilen ücretlerin, (…) brüt toplamı esas alınır.” Hükmü bulunmaktadır. Yine aynı maddenin “d” bendinde ise “Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur.” Hükmü bulunmaktadır. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere sigortalının ücretinin prime tabi tutulması için ödenmesi ile ilgilenilmemiş, hak edilmesi esas alınmıştır. Bu itibarla, avans, hak edilmemiş bir ücret olması bakımından prime tabi tutulmayacaktır. Bu nedenle avans ödemesi sırasında prim kesilmeyecek, avansın mahsup edilmesi halinde de hak edilen ücret tutarı üzerinden prim hesaplanacaktır.

    • GELİR VE DAMGA VERGİSİ BİLDİRİMİ

Vergisel açıdan bakıldığında SGK’dan farklı olarak ücretin hak edilmesi değil; ileride işçinin maaşından mahsup edilip edilmeyeceği üzerinde durulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61. maddesinde ücret; “işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, Gelir Vergisi Kanun’u açısından personele verilen avans, ücret olarak değerlendirilmektedir.

Yine, Damga Vergisi  Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun “IV.Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında; “b) Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar”ın binde 7,59 nispetinde damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla;

  • İşçiye verilen paranın, daha sonraki ücretlerinden mahsup edilmek üzere verilmiş avans niteliğinde olması halinde, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca ücret olarak vergilendirmeye tabi tutulması,
  • İşçiye verilen paranın ileride ödenecek ücretlerinden mahsup edilmeden; belirli bir vadede geri ödenmesi veya kesinti yapılan ilgili aylarda bordrosundaki matrahlarında bir eksiltme yapılmaksızın bildirileceği durumda ise, söz konusu avans için bir vergilendirme yapılmaması gerekmektedir. Aksi taktirde mükerrer vergilendirme yapılacak ve işveren zararı oluşacaktır.
PKFİSTANBUL
PKF Istanbul is the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).

“PKF" and the PKF logo are registered trademarks used by PKF International Limited and member firms of the PKF Global Network. They may not be used by anyone other than a duly licensed member firm of the Network.
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
PKFİSTANBUL
PKF İstanbul, PKF Global'a bağlı bir üye olup, her biri ayrı ve bağımsız hukuki bir varlık olan PKF International Limited üye firmalarının ağıdır. Her bir üye veya yazışma firmasının eylemleri veya eylemsizliği konusunda hiçbir sorumluluk veya yükümlülük kabul etmemektedir.
PKF İstanbul is a member of PKF Global, the network of member firms of PKF International Limited, each of which is a separate and independent legal entity and does not accept any responsibility or liability for the actions or inactions of any individual member or correspondent firm(s).
Eski Büyükdere Cad. Park Plaza, No: 14 Maslak İSTANBUL
HİZMETLERİMİZSizlere neler sunuyoruz?
Son Yazılar