Alışıla gelmiş yıl sonu yoğunluklarına tüm şirketler başlamış bulunmaktadır. Tüm sektör ve şirketler yıl sonu kapanış işlemleriyle uğraştığı gibi, aynı zamanda yeni yıla yönelik bütçe çalışmaları üzerine de yoğunlaşmış bulunmaktadır. İşbu yazı, daha çok konunun bu perspektifindeki etkilerini hedef almaktadır.
2023 yılı içerisinde yaşanan çok sayıda birbiriyle bağlantılı ve bağlantısız gelişmeler göstermektedir ki, bu yılki işlemler geçmiş yıllara kıyasla biraz daha zorlu ilerlemektedir. Keza bir takım belirsizliklerin sektörler fark etmeksizin söz konusu olması şirketlerin yeni yıl senaryolarına yönelik pozisyon almasını zorlaştırmaktadır. Öte yandan, görece biraz daha belirgin bir yapıya sahip olan gelişmeler ise, olumlu bir resim çizmemektedir. İş dünyası açısından bu gelişmelerden başlıca olanlarından bir tanesi, maliyetlerdir.
Hem reel, hem de finansal sektördeki pek çok kaynak ve kurum, rakamlarda artı yönlü gelişmelere parmak basmış, kimi zaman ise önceden duyurusunu gerçekleştirmiştir. İşte önceden duyurusu gerçekleştirilen konulardan bir tanesi de sigorta sektöründe bulunmaktadır. 01.01.2024 tarihinde yürürlüğe girecek olan güncel İhtiyari Deprem Tarifesi (bundan sonra yazının devamında kısaca “tarife” olarak anılacaktır), Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından geçtiğimiz günlerde duyuruldu.
Daha net bir idrak sağlanabilmesi adına, öncelikle tarifenin ne olduğu, sektördeki yerinin izah edilmesi, işbu yazımın çıktısındaki berraklığı attırabilecektir.
Deprem tarifesi, ilgili bakanlıkça, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sigorta ve reasürans şirketlerinin uymasını zorunlu kılındığı bir fiyatlama rehberi olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla deprem tarifesi, aslında, satın aldığımız tüm ticari ve bireysel yangın poliçelerinin içerisinde bulunan bir etmen. Tüm sigorta ve reasürans şirketleri, deprem, yanardağ püskürmesi ve ticari risklerde satın alınabilen kâr kaybı teminatlarındaki değerlendirmelerini, kamu idaresi tarafından yayınlanan bu tarife ışığında zorunlu olarak gerçekleştiriyor. Diğer risk kalemlerindeki fiyatlamalar ise sigorta şirketlerinin kendi inisiyatiflerine bırakılmaktadır. Tarifedeki limit ve fiyatlamalardaki rakamlar ne kadar yükselirse, poliçe primlerinde de paralel yönde artış oluşmaktadır.
Türkiye’de herhangi bir sigorta ve reasürans şirketi, tarifenin belirttiği min. prim, muafiyet ve koasürans (co-insurance) (müşterek sigorta) yapısında herhangi farklı bir uygulamaya gidemez, bu hukuka aykırı bir uygulama olmaktadır ve aksi durumlarda çeşitli yaptırımları vardır. Muafiyet demek, hasar anında sigorta şirketinin mesul olmayacağı min. tutarı gösterir. Koasürans demek ise, hasar anında sigorta bedeli üzerinden sigortalının üstünde kalan tutarı ifade etmektedir. Bir diğer deyişle, sigorta bedelinin sigortalı ve sigorta şirketi arasındaki paylaşımını ifade etmektedir (örneğin sigorta bedelinin %80’i sigorta şirketi üzerinde, %20’si sigortalı üzerinde kalır).
Deprem tarifesi, yapı çeşitlerini iki sınıfta tanımlıyor olup, her bir yapı cinsini, ilgili deprem bölgesi çerçevesinde bir birim fiyat ile işleme almaktadır. Tüm deprem bölgeleri, yine kamu idaresince belirlenmektedir. Tüm Türkiye, yürürlüğe girecek yeni tarifede de yine 7 deprem bölgesi çatısı altında değerlendirmeye konu olmaktadır.
Sigorta sektörü özelinde pek çok kaynakta, hali hazırda sigorta maliyetlerinde yaşanan maliyet artışlarının altı çizilmiş, takipçi niteliğindeki diğer potansiyel artışlara yönelik de piyasalara sinyal verilmişti. Pek tabii, bu sinyalin gerçek yapısı, yayınlanan güncel tarifede belirlenmiş oldu.
Ticari risklerdeki fiyatlamalarda ortalama %25’lik bir artış yeni dönemde söz konusu olacak. Örneğin uygulamadaki en son tarifedeki birinci deprem bölgesi (en tehlikeli deprem bölgesi) fiyatı 2,50 iken, yeni dönemde bu fiyat 3,13 olacak. Unutulmamalıdır ki tüm değerler bindelik değer cinsindedir.
Doğrudan pratikten bir uygulama verilmesi gerekirse ise, 5.000.000 TL değerindeki toplam sigorta bedeline sahip bir iş yerinin birinci deprem bölgesinde olduğunu düşünelim. Burada 5 Mio TL sigorta bedeli ((5.000.000 * 2,50)/1000)*1,05 formülüyle vergi dahil 13.125 TL sadece deprem pirimi alınırken, güncel durumda bu prim ((5.000.000 * 3,13)/1000)*1,05= 16.432,5 TL’lik bir deprem primine tekabül edecektir.
2022 yılının ikinci yarısından itibaren olan bir diğer uygulama ise, eskiden Kâr Kaybı fiyatlaması, deprem fiyatının yarısı olurken, artık deprem fiyatının aynısı olmaktadır. Sigortalılar için son derece kritik olan bu teminata erişimin maliyeti hali hazırda yükselmişken, şimdi fiyat bazında da ek bir artışa konu olacaktır. Mutlaka hatırda kalması gerekir ki, Kâr Kaybı bedeli sigorta bedeline dahil edilmez, ayrı olarak değerlendirme altına alınır.
Yangın poliçelerindeki tavan sigorta bedeli, mevcutta yürürlükte olan 2 Milyar TL olarak sabit kalmış bulunuyor. Bu, şu anlama gelmektedir. Sigorta şirketleri deprem primi için, ilgili tarife fiyatı üzerinden 2 Milyar TL’ye kadar ki riskler için doğrudan hesaplama yapar ve primini alır. 2 Milyar TL’yi aşan riskler için ise en az 2 Milyar TL’lik riskin karşılığı primi alır, üstündeki prim için farklı bir fiyat sigorta şirketinin takdirine kalmaktadır. Bu uygulamaya, sahada min. deprem primi uygulaması denilmektedir. Tarifeye göre en uç değerlendirmelere konu alternatif örnekleri özet olarak işbu yazının ilerleyen kısımlarında inceleyebilirsiniz.
Tarife sadece yangın poliçelerini değil, inşaat, montaj, elektronik cihaz ve makine kırılması poliçelerinde de paralel bir artışa hayat vermektedir. Bu poliçe türlerinde de prim artışları yaşanacağı unutulmamalıdır.
Yürürlüğe girecek güncel tarife, hali hazırda yürürlükte olan tarifenin muafiyet ve koasürans yapısında bir değişikliğe henüz konu vermemektedir. Bu bağlamda aşağıdaki çeşitli alternatif uygulamalar ile poliçe primlerinde artı-eksi yönlü hareketler yaratılabilir. Aşağıda uygulama hakkında özetlenmiş bilgiler bulunabilirdir.
- Sigorta Bedeli Max. 2 Milyar TL Olan Risklerdeki Koasürans Yapısı
Pratikteki en yaygın koasürans oranı sigortalı üzerinde olacak şekilde %20’dir
Bu bağlamda sigorta bedeli 2 Milyar TL ‘ye kadar olan ki risklerde koasürans oranı sigortalı üzerinde kalacak şekilde en fazla %60’a kadar yükseltilebilir. Bu uygulamada tarifeye göre deprem priminde %50’lik bir düşüş yaşanmaktadır.
- Sigorta Bedeli Max. 2 Milyar TL Olan Risklerdeki Muafiyet Yapısı
Pratikte en yaygın uygulama, toplam sigorta bedelinden sigortacının sorumluluğunda kalan %80’lik bedel üzerinden %2 oranındaki muafiyet uygulamasıdır. İşbu muafiyet oranı, tarifeye göre %10 a kadar yükseltilebilmektedir. Bu uygulama nezdinde tarifeye göre deprem fiyatından %35’lik indirim yapılmaktadır.
- Sigorta Bedeli 2-4 Milyar TL (4 Milyar TL Dahil) Arasında Olan Riskler İçin Koasürans Yapısı
Koasürans uygulaması sigorta şirketi ile alınabilecek karşılıklı karar ile uygulamadan kaldırılabilir ancak tarife fiyatından %25’lik artış yaşanacaktır.
- Sigorta Bedeli 2-4 Milyar TL (4 Milyar TL Dahil) Arasında Olan Riskler İçin Muafiyet Yapısı
Sigorta bedelinin 2-4 Milyar TL arasında olduğu risk senaryolarında muafiyet oranı %0,10’a kadar düşürülebilir ancak hesaplamaya konu deprem fiyatında %12’lik bir artış olacaktır.
Doğrudan sahadan sahadan bilgi verilmek gerekirse, beklenen büyük İstanbul, hatta Marmara depremi sebebiyle pek çok sigorta şirketi, İstanbul ve yakın çevre illerde yeni riskleri teminat almaya eskiye kıyasla daha düşük iştah gösterebilmektedir. Bu bağlamda binaların yapım yıllarına kadar varan daha ince detayların gözün önüne alındığı incelemeler gerçekleştirirken, kimi zaman sigortalılara deprem teminatı olmayan poliçeler dahi teklif edebilmektedir. Bu sebeple deprem teminatı dahil poliçelere erişim için sigorta marketinde daha derin araştırmaların yaşanacağı aşikar. Çeşitli sektörler için deprem muafiyet ve koasürans yapısında tarife ışığında farklı alternatif değerlendirmeleri ile karşılaşabilir.
Ancak dikkat edilmelidir ki, eğer deprem teminatı olmayan poliçeler alınır ise, ve başlangıç sebebi deprem olan yangın, inflak vb. hasarlarla karşılaşılırsa, poliçe ne yazık ki çalışmaz. Kısaca, prim tasarrufu yapılmak üzere deprem teminatsız poliçe alınırsa, bağlantılı bir diğer riskler karşısında da teminatsızlığa davetiye çıkarılmış olunabilir. Bu bağlamda, sigortalı şirketlerin, çalıştıkları sigorta aracı kurumlarından aldığı danışmanlıklara önem vermesi doğru bir hareket olacaktır. Bu sebeple sigortalıların fiziki yapılarına yönelik doğru değerlendirme ve danışmanlık yapılabilmesi için sigorta aracı kurumlarına büyük görevler düşmektedir.
Sigortalı şirketlerin bütçe çalışmalarında poliçeleri için en az %25’lik bir maliyet artışını planlarına dahil etmelidir. Ancak öte yandan, sigorta şirketlerinin diğer risk kalemleri için fiyatlamalarında artış olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Sigorta şirketlerinin değişen ve çetinleşen TRETE şartları çerçevesinde risk kabul kriterlerinde daralma ve sertleşmeler olduğu gibi, fiyatlamalarında da teknik kârlılık hedefleri ışığında artış olacaktır. Bu bağlamda sigorta poliçeleri için genel çerçevede en az 3 katlık prim artışlarına hazır olunması, sigortalıların yenileme dönemlerinde zorlu senaryolara daha hazırlıklı yakalanmış olmalarını sağlayacaktır.
Yeni yılın her birimize her şeye rağmen başarı, verimlilik, sağlık ve huzur getirmesi dileklerimle,
Şimdiden herkese mutlu yıllar.