Son yıllarda hem ülkemizde hem global seviyede , birçok büyük tutarlı yatırımın yapıldığını duyuyoruz ya da ilgili iletişim kanallarından takip ediyoruz.
Bu yatırımlar genelde teknoloji şirketlerine ve oyun şirketlerine yapıldı, son 3 yılda yapılan yatırımlar ,3 yıl öncesine göre 50-60 kat daha fazla tutarlarda gerçekleşti. İngilizcesi ‘’Venture Capital’’ olan risk sermayeleri ya da ülkemizde daha çok bilindiği ismiyle girişim sermayeleri, daha çok küçük – orta büyüklükteki girişimlere yatırım yaparlar ve onları , yaptıkları yatırım ile birlikte daha çok önünü açmayı hedefleyen bir yatırım planı yaparlar.
Nihai olarak amacı yaptıkları girişimlerin değerleme artışlarından para kazanmak olan girişim sermayeleri, tünelin ucundaki ışığı gördükçe ve ışık daha da parlaklaştıkça kısa vadeli bir yatırımın geri dönüşü (ROI) yılı beklentisi olmadan, sadece işe inanarak da hareket edebiliyor.
Girişim sermayeleri ya da risk sermayeleri esas olarak yaptıkları yatırımlardan para kazanma sürecine çoğunlukla yatırım yaptıkları girişim bir başka Şirkete satıldığında (Exit) ya da borsaya açıldığında (IPO) girebildikleri için, bu süreyi en kısa sürede gerçekleştirmek tabi ki girişim sermayeleri için çok daha avantajlı oluyor. Ancak potansiyeli çok kuvvetli olan bir girişim için, tüm yatırımcılar yeteri kadar bekleyebilecek süreye sahip oluyorlar.
Peki girişim sermayesi fonlarının dikkatini bir start-up ya da bir küçük-orta boyuttaki işletme nasıl çekebilir neler bu şirketleri daha cazip hale getirecektir? Bu noktada yatırımcıların en çok üzerinde durduğu konu şirketin iş modeli ve bu iş modelinin kısa sürede talep görebileceğine , hacim kazanabileceğine olan inançları.
Geleneksel yaklaşımda, şirketlerin yatırım alabilmeleri için kar ediyor olmalarının çok önemli bir kriter olduğu kabul edilirdi, kar etmeyen şirketler eskiden çok ilgi odağı olmaz, çok iyi bir iş modeline sahip olsa bile 1-2 yıl içerisinde kar edemiyorsa bu iş modeli yatırım yapılabilir seviyede görülmezdi.
Şimdi ise özellikle son birkaç senede, ağırlıklı olarak teknoloji girişimlerine kar etmese de yatırım yapan birçok girişim sermayesi, risk sermayesi fonu biliyoruz. Bunun altında yatan temel sebep ise, iş modelinin kolayca globalleşebileceğine ve birçok kişiye hızlıca hizmet edebileceğine inanılması.
Gerçekten de , mevcut finansal tablolarında kar görünmeyen şirketler ,başarılı iş modelleri ve bu iş modelleri ile globalleşme imkanları, yatırımların bu şirketler üzerindeki yatırım iştahını artırıyor.
Öte yandan henüz ilk yıllarında olan ,iş modelini hala test eden ve ciddi anlamda pazarlama harcamasına ihtiyacı olan girişimlerin kar etmesini beklemek zaten haksızlık olacaktır. Fakat hem şirketin kritik çalışanlarının ( Key Personnel) iş modeli ile ilgili bilgisi ve tecrübesi hatta çoğu zaman eğitim düzeyi, hem de şirketin hedefleri bu noktada çok daha önemlidir.
İlk yıllarını geçmiş, iş modelini oturtmuş fakat işini daha da büyütebilmek ve global pazara açılabilmek için yatırıma ihtiyaç duyan girişimlerde ise Şirketin ulaşmış olduğu hacim çok daha önemli hale geliyor. Bu hacim, şirketin ulaştığı müşteri sayısı, müşterilerden aldığı geri dönüşler ve müşteri ilişkileri (CX) düzeyi, varsa toplam abone sayısı, mevcut müşterilerinin ilgili şirketin hizmetlerini ne kadar sürede bir tercih ettiği ( Retention Rate) ya da birkaç kez ilgili şirketin hizmetlerini kullanıp daha sonra tamamıyle şirketten kopmuş müşteri oranı ( Churn Rate).
İş modelini oturtmuş ve belli bir seviyede olması gereken girişimlerde , yukardakilere ek olarak bir de tekrarlı gelir elde edip etmediği ve bu tekrarlı gelirin aylık ve yıllık ( MRR ve ARR) hacmi , yatırımcılar için önemli bir kriter olabiliyor.
Girişim sermayeleri yatırım yapmadan önce, şirketin mali tablolarını inceleyip analiz edip bir durum tespit değerlendirmesi ( Due Diligence Work) yaparlar, ve sadece finansal verilere değil ,operasyonel harcamalara , pazarlama harcamalarına ve bu harcamaların yatırım yapacakları şirkete geri dönüşünün ne olduğuna da bakarlar , ve aslında şirketin yaptığı harcamaların aldığı kararların doğruluğunu ölçmeye çalışırlar.
Bu bağlamda yatırımcılar, girişim sermayeleri, risk sermayeleri ve yurt dışında Venture Capital şirketleri , yatırım yaparken birkaç değişkene bakmaktansa şirketin yaşına, iş modeline, kurucularının eğitim seviyesine ve iş ile ilgili tecrübesine, hatta şirketin müşterileri ile olan ilişkilerine bakıyorlar, finansalları ise bu bakış açıları ile inceleyip yatırım yapıyorlar dolayısıyla artık kar etmek yatırım yapmak için tek kriter olmaktan çıkıyor ve başarılı, global bir hikaye yazabilme potansiyeli en önemli yatırım alma kriteri olmaya doğru hızlıca gidiyor.